Aşağıdaki resmin adı 'Kula Kulluk Yakışır mı' (Alp Alpbostan). Dik durmak için yetiştirdik kendimizi, dik duruyoruz veya en azından çabalıyoruz amaaa düşlediğimle yaşadığım hayat arasındaki uçurum dünden beri şu eğilen mumlar gibi hissettiriyor. Suçluyu aramıyorum kapitalizm işte. Bugün bünyem, insan yanım, o yanım bu yanım reddediyor herşeyi. Kapıları çarpıp çıkmak 'işineee dee parana daa mesai saatine de' demek istiyor!!!! yapamıyorum. Farkım var mı şu mumlardan??? İçim avaz avazken çalışıyorum işte eğilmedim mi? Oğlumu özlüyorum, normal saatlerde yenen akşam yemeklerini özlüyorum, üzerimde battaniye uyuyakalacağım evimi özlüyorum. Kula kulluk bu değil demesin kimse kula kullukla iç içe paraya kulluk......
birkça mumla, ancak bu kadar dolu bir anlatım yapılabilir.
YanıtlaSilYazdıkların da öyle etkili ki,
üzerine sadece başımı öne eğerek haklısın demek geçiyor içimden.
Evet, rekabette ve erdemlilik savaşında dik durulmalı. Ama birde kendi dünyamız var içimizde, bu yüzden arada bir eğilmeliyiz tıpkı resimdeki mum gibi; asla öyle eğik de kalmamalıyız çünkü, "mum her zaman keni dibini aydınlatmayan" konumdan çıkmalı, arada bir kendi dibini de ışıtımalı. "Kendine hayrı olmayanın dışarıya da hayrı olmaz".
YanıtlaSilDışımızdaki dünyayı değiştiremiyorsak doğal hızının ötesinde, iç dünyamızı değiştirebilmeliyiz, (kendi çocuklarımızı doğru yetiştirmeliyiz) ki, dış dünyada daha güçlü kadro ile yol almalıyız.
Anafikir: her eğiliş kula kulluk sayılmamalı, her dik duruş da "kasıntı"lılığa kapılmamalı.