Sayfalar

12.05.2009

Ee Gel Artık Bahar (içime)


Şikayetim var bahardan. Belki ismi çoktan yaz bile oldu benim haberim yok. Kuzey cepheli kaybolsam saatler sonra bulunabileceğim bir binada çalışıyorum. İçeri girenlere bakınca 'demek ki havalar güzel' diyorum. Zira ben sabahın kör vaktinde girerken epeyce serin. Akşamın karanlığında çıktığımda yine öyle.
Çay tutkum dillere destandır. Hayati sıvıdır benim için çay. Bu uğurda kaç bayan işi bıraktı bilmiyorum:) 'Git kendin al çayını' diyebilirsiniz, demeyin çünkü yasak bu önemli makamı bırakıp gitmem. Çözümü termos kupalarda buldum. Birini bitirene kadar diğeri gelmiş oluyor. 2 kat yukarıdan gelene kadar da sıcacık kalıyor.
Diğer katlara hiç çıkmadığım günler var.(mecbur değilsem tabi) Çıkacağım çıkmasına ama halim yok. Elimi kolumu kaldıramıyorum, yürümüyor sürünüyorum sanki. 'Günaydın' diyenler küfür etmiş gibi görünüyor gözüme. Bu hal geçene kadar yine kış gelecek ona bozuluyorum.
Çiçek sevmem hiç. Sadece papatya veya kır çiçeği. Hani onları da seviyorum dedimse uzaktan. Sebeplerim var haklı/haksız. İçsel bir sebep. Babam öldüğünde toprağına dikilen çiçekleri sularken millet; onu ıslattığını düşünmüştüm. Çiçeklerin suya olan ihtiyacı bana hep babamın üzerine boca edilen kova kova su gibi gelir. Evimde çiçek yoktur. lambalar kapanınca evin her yanından fısıltıyla konuşacaklarmış gibi ürkerim. Çiçek sevenlere imreniyorum yine de. İyi yanı bana çiçek almak zorunda kalmaması eşimin:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz ne dersiniz?