Birkaç gündür bloglarda gezinme fırsatı bulabildim. Yenice bulabildim çünkü akşam 21'de eve girebiliyor sabahın köründe evden çıkıyorum. Çalışma odasının yerini unuttum evde.
Kızgınım da, hangi bloga baksam 'çok şükür evdeyiz, neyseki bitti, bir daha mııı aslaaa' cümlelerini okuyorum. Anlamakta zorluk çekiyorum açıkcası. İyisiyle kötüsüyle yapmışsın bir tatil biraz yorucuydu ama bitti de geç nedir bu memnuniyetsizlik??
Şimdi 'acıların kadını' moduna geçeceğim dikkat:) İda Temmuzun 27'sinde 6 yaşını bitirecek. En son 3 aylık hamileyken tatile gitmiştim. Bir de geçen sene 2 gün Abant. İda henüz Abant Gölü ve küvetteki sudan daha büyüğü ile tanışamadı:) Şikayet mi bu? Kısmen. Tatil anlayışım asla deniz kenarından ibaret olmadı. Ben köy severim.
Son günlerde çalışmayan (ev dışında) kadınlar gözüme itici görünmeye başladı. Evdeki emeği asla küçümsemedim asla sadece tüketicidir çalışmayan kadın demedim. Tam tersi evde iş asla bitmez. Ama nedense söylenenlerin çoğunluğu bu gruba dahil. Çalışan kadınların iş dışında bir de ev kadını olduğu gerçeğini atlayıp dramatize bir çemkirmeye dönüşmüş hallerine sinir oluyorum. Akabinde kendimden örnekler vermeye başlıyorum ki bu da bencillik gibi geliyor.
Kışın 12 saat çalışıyorum diye söylenirdim şimdi o günlerimi arıyorum. Eve girdiğimde akşam yemeği saati çoktan geçmiş insanların çerez atıştırıp göbek yapmaya başladığı saatler. İşte o saatlerde koşar adım basit bir yemek yapmaya başlarken, pişsin artık derken çamaşırları ayırıp makineye atıyor o arada halim varsa banyo, tuvalet cifliyor bulduğum ilk koltuğa yığılıyorum. 15 dk uzun bir dinlenme molası kalk yemek ye sonra yediklerini temizle. Bulaşıklar bitti mi tamam, çamaşır da bitti odalardan birine çamaşırlığı aç ve makineyi boşalt. Ertesi gün koşuşturma içerisine yeni bir madde eklenmiş oluyor çamaşırları katla ve yerleştir. Ütülenecekleri ayır tahmini 10 güne ütüleyip kaldırırsın:) Çok iddialıyım ki evimiz de çalışmayan kadınların evlerinden çok daha temiz ve düzenli. Toz kokamaz havalanmamış bir ev gibi kokamaz evim dış kapıyı açtığım anda deterjan kokusunu almalıyım. Veya oda parfümü:) Şimdi soruyorum sabah tahmini 8 de uyanan ve kocası işten 19.00-20.00 gibi gelen bir kadın bütün bu işlerle nasıl başa çıkamaz?
Bu yaşama şekli içerisinde bir de hastane ve rahatsızlık olaylarım var. Tam 8 gündür yemek yiyemiyorum. FMF uzantılı yine başka başka sorunlar çıktı. Dişlerim taze bebekler gibi patır patır dökülüyor. Dün azı diş çekildi 2 adet diş kesildi sabaha kadar gezindim. Arada ataklar vs.vs. kontrole gitmem gerek ama gidemiyorum.
Hasetlikten değil evdeki bayanlara kızgınlığım. İşyerindeki arkadaşlardan da görüyorum 'gelirken ekmek ve süt al' yahu akşama kadar 2 dk. çıkıp alamadın mı ekmeğini. Temizlik-çocuk-yemek sıralamasında içini neyle doldururlarsa doldursunlar aynısını biz de yapıyoruz üzerine bir de uzun saatler mesai. Ayrıca çocukla nitelikli zaman geçirmek açısından çalışan annelerin çok daha başarılı olduğu araştırmalardan da belli:)
Birkaç havlu yıkayıp sıcaklardan ve çocuklardan bunalmayı normal karşılamıyorum. Bu şartlarda normal olan ev işleri yanında 12-13 saat çalıştırmak olmalı:) Aman bir daha sıcaklarda tatil yapmak zorunda kalmasın kimsecikler.
1 ay içerisinde yeni ev boyanıp temizlenecek eski ev toparlanıp taşınacak, boşalttığımız ev boyanacak izin var mı hayır. Yaz iznim tahmini olarak yaz biterken:) Kaç gün mü sadece 5 yasal olarak hak etmediğimden mi hayır. Özel sektör posasını çıkarana kadar insanı sömürdüğünden.
NOT: Koca yardımcı olmasa ayakta duracak halim yok. Neyseki çok yardım ediyor bana.
İzin neden yok Ebrucuğum? Nedir bu mecburcu durum, merak ettim de, hani burnumu sokmaya değil de...
YanıtlaSilValla, ben tatilden çok memnun döndüm, dinlendim ve hiç şikayetim yok.
Hani teselli olursa diye yazıyorum.
:))
FMF nedir? Sıkıcı bir konuya değindim belli, ama, bir yandan da geçmiş olsun diyeyim dedim.
YanıtlaSilSağlık sorunu insanı çok zorluyor, hayatı algılamasını değiştiriyır, doğrusu. :(
Hah çok sevindim şikayetçi olmamandan:)Her sene aynı bizim iş. Yaptığım işi benden başka yapan yok ve izin aldığımda toparlamak yaptığım izni mahfediyor. Patrona göre de gerekçe bu zaten. Hiçbir işletme kolay kolay kurumsallığın bu yanını kabul etmek istemiyor. Kaç yıldır çalışırsan çalış iznin cumartesi akşam başlar ve cuma akşam sona erer cumartesi tekrar işe başlarsın ve aradaki pazar da mahfolur.
YanıtlaSilFMF Ailevi akdeniz ateşi. Genetik bir rahatsızlık.Dönem dönem atakları oluyor. Hemen hemen her ay:) Tabi bazen FMF atağı ardından hastanede kalmam gerektiğinde izin kullanıyorum yarım gün o da izin isterken aleyhimde delil olarak kullanılıyor:(
Benim mecburi durumum biraz rahatsızlığımdan.En azından (neyseki) hastanede kalmam gerektiğinde çok sorun çıkartılmıyor.
YanıtlaSilAvrupa da FMF hastaları erken emeklilik hakkı kazandı Türkiyede hala böyle örnek yok. FMF başka hastalıklara da neden oluyor ve iş verimi yaşam kalitesi açısından olumsuz etkileri var. Bendekileri sayayım:) Hipertroit, yumuşak doku romatizması yanı sıra diş kaybı:)Ayrıca vakit bulur bulmaz apandisitimi aldırmam lazım. Ataklar apandisit ile karıştırıldığından doktorların önerisi aldırmak. Bazı ataklarda da diz kapaklarımda ve bileklerimde şişmeler oluyor ve yürüyemiyorum. İşte böyle.
Ebrucum,
YanıtlaSilBen bildim bu hastalığı.:(
Çok sevdiğim ilkokul arkadaşımın hastalığı. Ona çocuk doğurma dmişlerdi, inat etti doğurdu. Oğlan üniversiteyi bitirecek nerdeyse.:))
Anlattığın sıkıntıları o da yaşar(dı), bir de bu hastalık çok yorar ve yorgun bırakır insanı. Biraz daha düşük yaşam temposu senin için de iyi olmaz mı?
Hay Allah! Üzüldüm.
Aslında çok uzun süredir çalışmadan evde oturmayı düşünüyordum. Ama oğluş büyüdüğünde, masrafları arttığında hiçbirşeye sahip olamayız diyerek yenice ev aldık ve çalışmam şart oldu. Ayrıca evde de kalamam açıkcası.bazen 2.çocuk derdim artık o da mümkün değil. İda oldu ama 2. mümkün görünmüyor polikistik over çıktı şimdi de ve yine fmf hem de genetik bir rahatsızlık taşıyıp çocuk yapmayı düşünmek risk.
YanıtlaSilÇok yorucu ve sıkıntılı bir rahatsızlık cidden ama çalışmak zorundayım belki daha uygun daha az çalışacağım bir iş bularak ama mutlaka çalışmam lazım. Muhasebeciyim bu arada:) Zaman ve saat kavramı olmayan bir iş.
valla ne derseniz deyin, yazılarınızın temposunda akıp giderken, ben şikayetin ardında şükür görüyorum. sızım sızım sızan, ışıldayan bir -kadınsı- mutluluk.
YanıtlaSilokudukça ortak oluyorum acı tatlı bu tempolu hayatınızın müspet menfi taraflarına, ve ben de böyle yorgun düşmek istiyorum, böyle yorgun düştükçe daha.
zira ben birkaç yıl gerinizdeyim ebru hanım. yetişmeye çalışmak (evlilik, çocuk sahibi olmak, ev edinmek vs.) falan değil de, takip ediyorum sizi keyifle.
yaşamınızı ve yazılarınızı.
Shere Khan teşekkür ederim. Birkaç yıl önce olsa itiraz ederdim ama şimdi etmem dediklerinize çünkü mutluyum. (belki 1 yıl önce bile)Eş olarak mı kadın olarak mı derseniz bilmiyorum esasında. Sadece yaşıyor olmak diyorum. Siz bilmiyorsunuz eski sayfamı orada bir yazı eklemiştim ve bir gece omuz hizamda olan en azından bir can yoldaşının yokluğundan dert yanmıştım, yürüyemiyordum şimdi omuz hizamda bir can yoldaşım var yanıbaşımda ve yürüyebiliyorum:)) eskisi kadar çok hastalanmıyorum. Can yoldaşım bazen ıskalar yaşamı beni am aona bile alıştım. Bir paket haribo, jelibon bazen dünyanın en mutlu insanı yapmaya yeter beni. Bazen de küçük bir surat asılması yerle bir eder. Uçlarda duygularım ama zararım yok kimseye kendime bazen. Bakıyor, düşünüyor ve görüyorum mutluyum...
YanıtlaSilSevgili Ebru,
YanıtlaSilGeçmiş olsun diyorum öncelikle, sonra da yeni evinizde sağlıkla mutlulukla oturun diyorum.
Çalışan kadınların sorunlarını çok güzel anlatmışsın. Sevgiler...
Teşekkür ederim güzel dilekleriniz için.
YanıtlaSil