İnsanın teknolojiyle savaşı galiba son günlerde blogda yaşananlar. Yazma isteği kalmıyor. Tuhaf bir yer kaplıyor hayatımızda bu sayfalar değil mi? Güzel bir şey yaşadığınızda da başınıza bir şey geldiğinde de anlatayım paylaşayım diye geçiveriyorsunuz masanın başına. Oysa yüzünü bile görmediğimiz insanlar belki de dertlerimizi ortak ettiklerimiz. Belki böylesi güzel, hayatınızın her anına tanık değillerdir. Bu garip bir rahatlık. Belki sorumluluk, belki sorumsuzluk belki belki........
İşyerinizde her gün gördüğünüz yan yana masalarda çalıştığınız, gün boyu sohbet ettiğiniz insanın habersizce işe gelmeyişi gibi uzun süre güncellenmeyen sayfalar. Aklınızdan önce vakitsizlik gibi kolay bir mazeret geçerken günler ilerledikçe endişelenmeye başlıyorsunuz. "Yok yok bu kadar uzun süre yazmadan durmuyordu, kesin bir şey oldu" demeye başlıyor sonrasında bekliyorsunuz:) (habersiz yok olmayın ortalardan emi)
Mesela bugün aşırı paylaşım doluyum:) Bir yanım şiirdeki gibi yaprak dökerken diğer yanım bahar bahçe. Kollarımda bağımlılar gibi yer etmiş morluklar tamamen geçti, bünyem sayısı artmış ilaca uyum sağladı, aklıma bile gelmiyor gün içerisinde hastalıkmış hastaneymiş. (Sen çok yaşa patron böyle eşek gibi çalıştır ki bizleri hiç birşey düşünemeyelim.) Buraya kadar bahar bahçe yanım.
Diğer yanıma gelince.
İda'yı uyuturken bugün masal okumadım. Masal anlattım. Çocukken yaşadığımız bayramları daha doğrusu, bayram temalıymış gibi görünen babamla dolu anıları anlattım. Sohbetin sonu biraz duygusaldı "babam da ölmesin sen de ölme tamam mı anne" dedi... tamam dedim..... Tamam mı ????
Oysa başka zaman olsa uzun uzun her canlı doğar,büyür,ölür diye başlayıp bitirebilirdim. Bugün o tamam mı dedi ben de tamam dedim....
Sevmem ben bayram filan..... işin yalnızca tatil boyutu ilgilendirir oldu büyüdükçe ama nedense İda fena hissettirdi bugün babamın yokluğunu.....
özlemin tavan yaptığı bir anda onun için yazdıklarımdan;
Büyüdükçe enkazımız da büyüyormuş...Çok yorgunum. Şimdi odayı dolduran o ses bitiriyor azar azar. Ta içimde yankılanan alıp götüren, bıraktığı yerde unutan, biriktirip biriktirip yeni baştan yok eden...
Ellerime, sesime kilit vuran , bir yandan bana eşlik eden ama bir yandan da “sus artık” diyen……Oysa konuşmuyordum. Konuşsam sesim kendime geliyor. Konuşsam içimde ağlamaklı oluyor bir kadın. Sussam tıka basa doluyor yaşam.
Diğer yanım yaşamla dopdolu… Daha tazecik yeşile durmuş yenice. Sesi bebek sesinden yeni çıkmış. Biri bensiz edemeyen, diğeri beni bırakmayan üzerime yapışan iki ayrı yaşam. En çok hangisinin parçasıyım bilmiyorum. Gayret ettikçe yaşlanıyorum sanki, gayret ettikçe beyazlar artıyor saçlarımda. Gayret ettikçe ellerim tutmaz oluyor. “Ha gayret” demek için bile gayret ederek yaşıyorum.
Bir yerlerden çıkıp gelsen... Hiç konuşmasam. Dikilip karşında öylece baksam sana. "Neden gittin vakitsiz" diyemeden geçirsem içimden. Sarılsam tüm gücümle. Bir daha gitme desem...Ellerimi tut desem....
Yine de bayramınızı kutlarım:) Bana her gün bayramdı ama hergün tatil değildi yaşasın dini bayramlar:) Milli bayramlarda tatilim yok...
Guzel bir yazi olmus. Buram buram insan kokuyor. Sonrasi Cemal Sureya
YanıtlaSilSİZİN HİÇ BABANIZ ÖLDÜ MÜ?
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
yazıların (her zaman olduğu gibi) insanın içinde ne varsa söküyor, sonra usulca geri yrine koyuyor. İçeriğin süreci böyle işliyor. Fizyolojin (hastalığın) psikolojine haksızlık ettiğini düşündürüyor. Bu dengesizlik, hayatımıza musallat edilen tanrının çelişkisi olsa gerek. Yoksa, hangi güce ne kadar değer vermemiz gerektiği kişisel adaletimize ve realitenin önümüze koyduğu kanıtlara kalıyor.
YanıtlaSilNeyse, bu yorum içinde kaybolacağa benziyorum .
en iyisi dileklerine ortak olmak ve en doğru duruşun gereklerine uymaya özen göstermeni beklemek kalıyır bana.
Eleştirel Günlük teşekkür ederim. Bu dizeleri hem çok sevmiş hem delice nefret etmiştim yıllarca...
YanıtlaSilSevgili Zihni Abi yıllardır tanıyorsun beni ve sen ne zaman yorum yazsan durup bi aynaya bakmam gerekiyor gibi hissederim. "Toparlan bakalım" der gibi anlar ama kızar gibi. Hak verir teslim olmaz gibi gibi işte:)
Ebrucuğum,
YanıtlaSilBabasız kızlar, ya da babası bu dünyayı erken terk etmiş kızlar böyledir. Aynen senin gibidir onlar. "İyidir babasız kızlar." demişti, Ayça Şen şu yazısında. http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=YazarYazisi&ArticleID=877031&Yazar=AY%C3%87A%20%C5%9EEN
Bilirim bunu, anlarım seni; ben de onlardan biriydim, biriyim ya da, üstünden otuz sene geçmesine rağmen...
Bugün bayram!
İda'nın dediği gibi işte: "Tamam mı anne"si?
:))
Tamam :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim linkteki yazı için de... Öpüyoz kocaman:)