'Bazı sokaklarda yalnız yürünmez, illaki biriyle paylaşmak gerekir o sokağı. 'Bana öyle bakarsan nasıl ağlayabilirim ki?' demişti. O kadar sıcak bir gülüşle söylemişti ki bunu dokunsam elim yanardı.
Fırsatı varken ağlamalı insan. Ele güne sergilenmeyecek duyguları olduğunu düşünmemeli. Sadece gözüne sabun kaçmış çocuklara bırakmamalı bu işi. Derdini anlatabilecek kadar ağlayabilmeli en azından. ve önündeki yol yürüyebileceğinden uzun olsa da yürümeli o yolu, yürüyebildiği yere kadar. sonunda perişan olacağını bilse de zihni karmakarışık ve kalabalıkken kendisi yapayalnız kalacağını bilse de yürümeli.'
Ne büyük bir ayrıcalık ağlamak. Bunu bile gizli kapaklı yapar hale ne zaman geldik biz, hani eskiden bir kadeh şarap efkarlandırırdı da parmak uçlarımızla bardağın kenarlarını gezinir ard arda akıtırdık göz yaşlarımızı. Üstelik daha azmış can yanmalarımız bilmezmişiz.
Şimdi yutkunamamaya dönüşüyor göz yaşları. söyleyememeye, bastıramamaya. Eskiden daha cesurmuş(um)uz.
Ne zamandır söz dinletemiyorum kendime bilmiyorum. İçimde yanakları al al olmuş utangaç bir kız oturuyor. En baş köşemde. En görünmeyen yerlerimde. Giysileri dışıma taşmış, gözleri kara, saçları da. 'neden ağlıyorsun' diyorum, 'çamur oldu her yanım' diyor. Topluyorum yere değen uçlarını giysilerinin 'bak artık değmiyor ağlama' diyorum. İfadesiz bakıyor yüzüme. 'sussam kurur mu, sussam yine temiz kokar mı' diyor,
bilmiyorum....
İçimdeki kız daha ağır. Her nefste kilo alır gibi yaşıyor. Dar geliyorum. Sıkışıyor.
'Fırsatı varken ağlamalı insan' sonra hiç fırsat kalmıyor. Her yandan sahte gülüşlere teslim olup yaşıyorken belki bi çay molası gibi ağlamalı insan. Belki 9 ile 10 arasında bir yerlerde. Belki de günlerin tam da birbirine karıştığı anlarda durup ağlamalı.
Bilmiyorum.
Belki de dört nala kaçıp saklanmalı!
Doğsun istiyorum içimdeki kız. Biraz da o beni saklasın. Görünmekten yoruldum.
*************
Not: Üstteki italik bölümler Emrah Serbes-Hikayem Paramparça'dan.
Bir gün, Üsküdar'da bir kafede soluklanırken yere kapaklanan bir kız çocuğu gördüm, iki adım ilerisinde annesi vardı. Kız düştüğü yerden doğruldu, dizleri perişan; anne kızının yokluğunu fark etti, kaygılı. Kızını azarladı elini tutmadığı için. Bir de "ağlama sakın" diye çıkıştı. Kız tutamadı kendini, "ağlasam anne" dedi, "belki geçer".
YanıtlaSilAma bazı yaralar ağlayınca da geçmiyor. Kalbi bir yaradan ötürü ilk o gün ağladım ben. Sonra ardı arkası kesilmedi.
Ağlamak zor Ebru..
hem de çok zor Elif değil mi:( bir de yakar ya yanağını aşağı doğru süzülürken o ayrı zor görünmez yerlere akan göz yaşları ayrı zor.
YanıtlaSilGözyaşına yazmışım arada yüreğimden sözcükler,göz attım.Ve bunu bu gece sana yolluyorum.Sevgiyle kal,Nehirİda'm...http://nehire-nehire.blogspot.com/2010/11/normal-0-21-false-false-false.html
YanıtlaSilNe güzel insansın sen Nehire çok teşekkürler iyi ki varsın.
Silagladigimda ben, hafifler biraz dunya. omuzlarim hep yuk dolu.
YanıtlaSilsevgi ile,
luna.
Ben de rahatlıyorum kuş gibi. Sevgiler benden de
Silbugünkü ruh halime nasıl uydu! Yalnız ben görünmekten yorulduğum kadar artık görmekten de çok yoruldum be Ebru. Off bi mağraya sığınasım var gene çokça, çok ama çokça! hadi sevgiyle...
YanıtlaSilözgür beni de götür bulursan bir mağara:(
Silbenden şu sana gelsin ebrucanım...
YanıtlaSilneden ağlamıyoruz ki dilediğimizce hakikaten
neden?
http://www.youtube.com/watch?v=VwCELuRWfwE
Eskisi gibi ağladığımı hatırlattın ya bana pes:) Öperim seni kocamannnnnnnn
Silbüyüdükçe gözyaşlarımızla beraber bizi şaşırtan şeyler de azalıyor... çocuk şaşkınlığı ve gözyaşlarının kıymetini unutuyoruz, oysa ağlamak ruh temizliği bir nevi. ne zamandır ağlamıyorum bilmiyorum. ebru yazdığın gibi boğazımda bir yumru, gözlerim nemli kalakalıyorum...
YanıtlaSilçok güzel bir yazıydı...
Şaşırmamak ağlayamamak kadar kötü canım. Bir kez şaşırt derim bazen. Ben hala kolay ağlıyorum ama tanık bırakmadan:)
SilAğlamayacaktım da tık dediğin yere tıklayınca, benim içime de bir küçük kız kaçtı şimdi. İyi de oldu.
YanıtlaSilBilmem sevdin mi Elaktra ama ben bu adamın sesindeki hüznü çok seviyorum o beni hüzünlendirmedi de hüznüme fena halde denk düşmüştü.
Silbenim gibi sulugöz biri olsaydın, ağlamayı bu kadar çok istemezdin sanırım.
YanıtlaSilşarkı güzel geldi günüme.
nilhanımmm başlayınca duramayanlardanım ben sulugözüm ki hem de fena halde
Silah bu adam, ne güzel yazmış yine... senin cümlelerine zaten artık söz söylemem gereksiz, her bir kelimesini ayrı ayrı seviyorum, gözyaşlarımızın tadı aynı zira, biliyorum..
YanıtlaSilNe tuhaf eskiden büyükler derdi ya Can gözlerinden öperim. Yok düzelttim göz yaşlarından öperim senin
Silağlayan kız çocukları oldukça dünya daha güzel olur:)
YanıtlaSilsevgiyle.
yine de mutluluktan olsun hep çocukların ağlaması ama onlar mutluyken ağlayamıyorlar:(
SilBende diyorum nereden tanıdık geliyor bu cümleler..
YanıtlaSilHikayem Paramparça gerçekten çok iyiydi , bir sürü parçalanmış hikaye gerçi çoğunu daha önce "afilli filintalar" da okumustum ama Galip iş hanı da baya iyiydi :).
kesinlikle her cümle her satır cidden çok güzeldi.
Sil