Sayfalar

28.09.2009

Okul ida Endişe

Bloglarda uzun uzun yazmak sıkıcı mıdır bilmem ama kısa kısa notlarla yazmayı da ben beceremiyorum. Okul açıldı tam olarak istediğimiz okul olmasa da fena olmadığını düşündüğümüz hatta burada sizlerden öneriler alırken aklıma yatan şeyler yapıp mezun olanlardan, ailelerden bilgi alabilir miyiz dediğimiz araştırmaları kafa yormaları atlattık. Bize verilen 2 isim vardı ve İdanın öğretmeni bu isimlerden biri oldu nihayet. Evde iş bölümü yapıldı. Baba tekrar yaptıracak ben de yatırırken kitap okuyacağım. Yıllardır yorgunluktan uyuyakalmamışsa eğer kitap okuyarak uyutuluyor İda. Hatta daha önce diğer sayfada yazmıştım çok kızdırdığında kitap okumamakla cezalandırdık. Tersi yapılır ya genelde -cezalısın odana git, cezalısın odana git ve kitap oku, ders yap- odasını ceza çekilen yer kitap okumayı da ceza haline getirmemek için gayret ettik ve tersini denedik hep kitap okumamak ceza olmalı dedik ve neyseki başarılı olduk. En azından şuan. Kuzenlerimi çok seviyor ve ne zaman bize gelseler yalvar yakar odasına götürüp masal okumalarını ister.

Annem olayı abarttı. İlkokula başladığı gün akşamı bile -bu çocuk ders çalışmayacak mı - dedi. Ona İda'nın hala oyuna ihtiyacı olan bir çocuk olduğunu her gün tekrarlamak zorunda kalıyoruz. 2 yaşından beri kreşe giden sabah işe gider gibi uyanan bir çocuk için de kolay olmasa gerek. -Ben hiç uyumayacak mıyım ya okul ya iş hep sabah uyanıyorum- dediğinde içim acıyor. Geçici bir çözüm bulduk sabah uyandırmıyoruz annem yanına geliyor. Sürekli isyanlarda. Sanıyorum yaşıyla ilgili ve yaşadıklarıyla ilgili bir araştırma yapmalıyız. Tv de buz devrinin reklamını gördü diyor ki- hem çocuklar erken uyumalı diyorlar hem de akşam çizgi film mantıksız değil mi- çok haklı acayip mantıksız... Benim emekli olmama takmış durumda.-anne ne zaman emekli olacaksın, anne neden arkadaşlarımın annesi okula götürüyor sen gelmiyorsun, anne ben de arkadaşlarım gibi seninle okula gitmek istiyorum- :( Ona her defasında arkadaşlarının annesiyle yapamadığı ama bizim beraber yapabildiğimiz şeyleri anlatıyorum. Çalışmanın aslında güzel olduğunu çocuklarımızı çok sevdiğimiz için çalıştığımızı anatmak zorunda kalıyorum. Çünkü birkaç kez -sen beni sevmiyor musun- demişti. Bazen bizi cezalandırdığını düşünüyorum. Annemle birlikte sorunsuz yaptığı şeyleri benimle birlikteyken eziyete dönüştürüyor. Yemek yemek istemiyor, banyo yaptırmak istediğimde reddediyor. -Anneannemle yaparım- diyerek geçiştiriyor. İşten döndüğümde koşarak çıktığım merdivenlerin başında bazen kucağıma atlıyor bazen dönüp gidiyor. -Gel sarılayım çok özledim- dersem -özlesen gitmezdin-diyor ve mahfediyor:(

Geçen akşam babasına -birşey soracağım çok merak ediyorum -dedi. Oturuyorduk babası da sor dedi. -hani öğretmen sınıfa girince çıkartın kitaplarınızı 14.sayfayı açın bakalım diyor ya, onu bize ne zaman diyecek- çok güldük. neden 14. sayfa dedin dediğimizde -örnek vermek için 14.sayfa dedim oraya neden takılıyorsunuz- dedi ve bir güzel fırçaladı. Biz güldükçe de sinirlendi -size bir şey soruyorum gülüyorsunuz, ben de size öyle yapınca kızarsanız sorarım size- ikimiz de birbirimize bakıp kaldık:)) Geçen yıl anasınıfında aynı sorunu yaşamıştık. Etkinlikler vs. kreşte yapınca -ben zaten biliyorum emine öğretmenle yapmamış mıydık gitmeyeceğim- dedi durdu. Şimdi de şakır şakır okuyacağını, yazacağını düşünüyordu. Elyazısı harfleriyle uğraşmak istemiyor. Adını bizlerin adını dayılarının adını apartmanın adını yazabiliyorken (masal okurken harfleri sorduğunda söylemiştik özellikle öğretmedik) tek tek harflerle uğraşmak istemiyor. Sınıfında 35 kişi var biliyorum çok ama ülke gerçeği sanıyorum. Hatta semtteki okulda olsa idi 50 kişi olacaktı sınıf mevcudu. Umarım ona verebileceğimizin en iyisini verebiliyor oluruz her zaman. Endişeleniyorum çünkü. Fiziksel şiddet gözle görülebilir ama ya öğretmeni psikolojik şiddetle hayatını etkileyecek türde hatalar yapan biriyse. Elbette tanıştık ilk izlenimimiz kötü de olmadı ama ama ama işte....kafamız karışık, endişeliyiz... Gündemimiz sürekli İdanın okul hayatı oldu çıktı. Hatta buraya dahi taşıyacak kadar kafam meşgul. Söz konusu çocuklarımız olunca belki de duygularımızı yeterince iyi ifade edemiyoruz. En azından ben satırlar dolusu ifade edememenin sıkıntısını yaşıyorum şuan bile bu yazıyla. Daldan dala konan cümlelerimle. Yazdığım an aklıma takılan başka başka sorularla.

Şundan çok korkuyorum biliyor musunuz bir gün -ne verdiniz ki karşılığında ne bekliyorsunuz- der mi? -Sağlanan koşullarla ancak bu kadar başarılı olabildim- der mi?

Yapabileceğimizin en iyisini yaptık mı?
***
Notlar:
Adımı kimse anlamıyor neden İda ki? (ida)
Hala fotoğraf makinemiz bozuk cep telefonuyla da resim mi çekilirmiş?
Bu blogda neler olmuş böyle profil sola gitmiş ve yapamıyorum?
Saat 3 olmuş,4 saat sonra kalkıp işe gideceğim ve neden uyuyamıyorum? Hiç yatmasam çay yapsam duş alıp işe gitsem masada sızma ihtimalim var mı?

5 yorum:

  1. canımmm kitap okumamayı ceza yapmayı nasıl başardığını bana öğretirsen minnet duyacağım
    sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Aslında eşimle birlikte başardık.
    yaptığımız şeyler şunlardı:
    -evde ne kadar misafir olursa olsun mutlaka birimiz kitap okuyoruz uyuturken.
    - En önemlisi ve bizde en çok işe yarayanı şu çok merak edeceği bir noktada ertesi güne ertelemek. Burada bırakalım yarın gece devam ederiz demek. Başlarda işe yaramıyor ısrar ediyor hayır şimdi diye ama sonra o da alışıyor nerede bıracakacağız diye bekliyor bile sessizce bakarak:)
    Bazen uyuyup kalıyor sanırım sen uyuyakaldın istersen 1-2 sayfa baştan alalım dediğinde mest oluyor:)
    Masala ara verip sorular sorarak onun tamamlamasını istemek de zevk veriyor. Sence nasıl olmalı dediğinde öyle heyecanla tamamlıyor ki. Yaklaştın onlar da şöyle demiş diye devam ediyorsun.
    Daha yazacağım akşam evden:)

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel annesin sen öyle!

    YanıtlaSil
  4. Merhaba, siz saraydaki kuyumcu çırağının hikayesini biliyor musunuz?

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?