Kendinizi tariflerken çocuk öncesi çocuk sonrası diye tanımlamalar yapmalısınız sanıyorum. Her ikisinde de aynıyım diyenlere şüphe ile bakar bunun çok da mümkün olmadığını düşünürüm.
Şimdi biz cimnastiğe gidiyoruz ya (bakınız cümlelere biz diye başlar olmak ilk aşamasıdır olayın, yemek yemiyoruz şu ara, çok gazlıydık küçükken, çok usluyduk, çok yarmazdık vs.vs.) salonda çalışan her çocuğu aileler izliyor haliyle koltuklarda. Başlarda yapılan her harekette arkaya doğru dönerek -gördünüz mü işte o kız/erkek benim çocuğum- bakışı atıyor sonra hafif hafif kımıldanıyor resim çekiyor tekrar oturuyorsunuz yerinize. Hatta daha da ileri giderek -bak haylaza evde ne güzel yapıyordu kesin çekiniyor- cümlelerini yüksek sesle kuruyorsunuz.
Tuhaf çocuk sahibi olmak. Koşulsuz şartsız onu kabullenirken başarısızlıklarında bir sessizliğe bürünür başarılarını ise haykırır gibi ilan ederiz.
Çocuk insanın en yoğun çabası. Mola veremediğiniz, bırakıp gidemediğiniz yanınız.
Ev onlara göre düzenlenir, gidilecek yerler ve zamanlar onlara göre ayarlanır. Hatta yiyeceğiniz şeyler bile onlara göre seçilir. İnişli çıkışlı, gelgitli hayatlarınız hopp birden bire değişik bir simaya bürünür.
Yere boylu boyunca uzanıp müzik dinlemeye bayılırdım. Şimdi oğlum ne zaman yere uzanıp bir şey yapsa -kalk oğlum soğuktur, üşütürsün vıdı vıdı vıdı - eder buluyorum kendimi. Hoşlanıyor muyum yaptığımdan elbette hayır ama ya hastalanırsa!!
Yağmurda ıslanmaktan, banyo sonrası bornozla uyuyakalkmaktan,son ses müzik dinlemekten, buzdolabının kapağını açıp uzun uzun bakmaktan, dolabın kapağına asılıp sallanmaktan, odamı dağıtmaktan zevk alan kadından hepsini yasaklayan kadına ne zaman dönüştüm ben? Anneme kafa tuttuğum günler için özür dilemeli miyim, unutmuştur değil mi nasılsa.
Düşünüyorum da -anneee bugün ..... larda kalacağız merak etme dediği an nasıl sabahlayacağım evde. Annem nasıl sabahlardı acaba?
Zormuş gittikçe büyümesi, büyürken kendi doğrularını inatla savunması, kimi zaman kafa tutması.
Çok endişe ediyorum yanlış yapmaktan.
***
- Anneee bişey söyleceğim.
- Söyle oğlum.
- Yarın söyleyeceğim
- Merak ederim şimdi söyle.
- Söyleyeceğim şey zaten oydu 'yarın söyleyeceğim' hahaha anladınnnn??
***
-Neden okulda en önemli dersimiz Türkçe, Matematik?
- Bu ülkede Türkçe resmi dil (içimden başka dilleri sıralayarak) o nedenle kurallarını vs öğretmek için ağırlıklı Türkçe dersi var sonra başka diller de öğreneceksin.
- Matematik?
- Matematik önemli çünkü değişmez matematikte kurallar Amerikaya da gitsen 2 kere 2, 4 eder, Çine de, sadece başka ülkelerde başka dillerle söylersin ama hep aynıdır kuralları, doğruları, sonuçları.
- Amerikada, Çin de, Güney Afrikada, Pariste :) , hatta Marmaris ve polatlıda da 2 kere 2, 4 eder değil mi anne:))
- Evet eder de Marmaris ve Polatlı nereden çıktı?
- Marmariste deniz var anne, havuz var matematik olmasa da olurr, Polatı da yakın ya burada öğrenirler:))
***
Bu çocuk okumayacak mı ne?
"Ergenlik öncesi sonrası" diye bir yazı içindeyim şu sıralar. Biraz tıkanır gibi oldum nedense (nedeni belli, çay-şeker meselesi-sen anlarsın gerisini) Tam da denk geldi bu akıcı yazı.
YanıtlaSilÇocuk ve erişkin olmak arasındaki en önemli fark, "farkındalık-farkındasızlık".
bu yüzden "bekara karı boşamak kolay" derler.
baba oğlunu "üşütürsün kalın giy" diye uyardığında, oğul "ne karı8şıyorsun bana" diye tepki göstermiş. Oğlunu evlendirip bir torun sahibi olduğunda, ilk işi torunu oğlunun gözü önünde bir kar yığını üzerine yatırmak olmuş. Oğul fırlamış bebeği kucağına alıp babasına kızmış, çocuk üşütecek diye. Büyük baba hatırlamış o azar lafını, "bebek senin çocuğunsa sen de benim çocuğumsun" diye hatırlatınca oğul özür dilemiş:)
Bize şunu derlerdi eskiden sıklıkla, "çocuklarınız büyüyünce sıkıntısı da büyür". Oysa o günlerden bu yana itirazım vardı bu söze. Hayatı kavrayıp "birey olma" özgürlüğünü yakaladığında, sorunları azalıyor. Tek koşul büyürkenki zorluklardan bunalmamak, "örerek yükseltemk", işbirliği...
Ekonomik sorunlardan söz etmiyorum tabi. O başka bir konu.
Anladığım kadarıyla, ortalamanın epeyce üzerinde bir çocuğa sahipsisiniz ve gurur duymanın keyfi hayatın tadına pozitif anlam kattığı kesin.
İki kere ikinin dört etmediği iki alandan biri politika, diğeri aşk alemi. Bunu da bir kenara koymakta ve ona göre davranmakta yarar var:)
Ben en iyisi kendi yazıma döneyim:)