Sayfalar

28.02.2011

Aşk Mektupları


Nelson aşkım;
biliyorsun o sevgili mektuplarının altına el yazınla yazdığın ismini nasılda seviyorum, işte bu yüzden bu ismi kullanmaya karar verdim.Yakışıklı bir adamın kullanabileceği güzel bir isim.Sana çok yakışıyor. Senin ismin ya bu yeter aslında . Seninle ilgili hiçbir şeyden şikayetci değilim,her şeyini olduğu gibi kabul ediyorum.İşte böyle biricik aşkım. Bu sabah köy nasıl güzeldi bir bilsen. Öyle huzurlu öyle sessiz öyle sıcaktı ki bu güzelliği ingilizce kelimelerle anlatamam. Aslında İngilizce yazmak benim için bir açıdan iyi. Böylece kötü edebiyat yapamam, aslında hiç edebiyat yapmam.
Sadece söylemek istediğim şeyi en kısa yoldan söyleyeceğim: köy huzur doluydu, sessiz ve sıcaktı ve çok güzeldi.


Akşam yemeğinden sonra bahçede uzun uzun oturup maviliğini pembeliğini kaybeden gökyüzünü, çatılarda belirmeye başlayan pırıl pırıl ay ışığını seyrettim. İki gözü ve yüreği olan bir insan olduğum için öyle mutlu oldum ki, bahçede tomurcuk veren öyle güzel güller var ki, senin benim için aldığın çiçekler ( bu çiçekleri büyük bir iştahla yiyorum ) dışında hiçbir çiçeği sevmem ama bu güller büyüledi beni: Bu kadar güzel şeyleri kimsenin vermemiş olması çok tuhaf. Sanki bir hediye gibiler ama kimsenin vermediği bir hediye. Bazı insanlar Tanrının bunları bahşettiğini düşünebilir : ama hiçbir tanrının bahşedemeyeceği hediyeler bunlar. Kiraz ağaçlarını da çok seviyorum Saint Remy 'den Paris'e kadar tren yolunun kıyısında kiraz ağaçları vardı hepsinini dallarını kiraz basmış. Çocukluğumdan beri gördüğüm eski bir resim bu, yine de yeni gibi sana olan aşkım her gün nasıl yenileniyorsa bu resim de her yaz öyle yenileniyor.
Dün gece çok geç yattım, şimdi öyle yorgunum ki şu anda yataktayım , uyuyacağım ancak birkaç kelime daha yazabilirim. Yazarken neler saçmaladığım hiç önemli değil, beni ilgilendiren sadece sana yazdığım gerçeği. Seni öpebilmek gibi bir şey bu. Fiziksel bir şey ,sana mektup yazarken parmaklarımda sana olan aşkımı hisedebiliyorum . Kişinin birine olan sevgisini sadece kafasında değil, bedeninin yaşayan herhangi bir parçasında hissetmesi müthiş bir şey. Yazmak öpüşmek kadar güzel değil ,hatta biraz yavan ,yalnız ve hüzünlü;ama hiçbir şey yapamamaktan iyidir.Başka bir seçeneğimde yok zaten. Görüyorsun işte aklıma ne gelirse yazıyorum ,hoşcakal dememek için aptalca şeyler yazıyorum .

Bu sabah geçen gece tanıştığım Amerikalı kızla bir saat geçirdim. Cafe De Flore un terasında oturup konuştuk. Güzel bir kızdı ;ama aptalın tekiydi yine de İngilizce konuştuğum için mutluyum. Başlarda çok utandım sonra kelimeleri hatırlamaya başladım. Buradan bahçeden, pencereden saat başı uçakların yavaş yavaş havaalanına indiğini ya da şiddetle uçuşunu görüyorum. Ne zaman bir uçak görsem aklıma sen düşüyorsun aklıma, bir olaya da gerek yok aslında sen hep aklımdasın. Benimle yaşıyorsun gece gündüz..

Şimdi benimle uyuyacaksın. Hoşcakal hoşcakal, çok yorgunum. Hoşcakal demek istemiyorsam rüyalarıma konuk ol. Rüyalarıma girme nezaketini gösteremiyorsun hiç, keşke bu akşam girsen. Bu mektubumla öpüyorum seni sonra ışıkları söndürüp gözlerimi kapayacak, dudaklarımda dudaklarının tadını hissetmeye çalışacağım. Kollarının belimi sardığını hissedeceğim, böyle uyuklarım.
Simone 'un
29 Haziran 1947 Salı

&&&


Bir haftadır hiç mektup gelmedi. Bekledim, bekledim. Artık daha fazla bekleyemeyeceğim, o yüzden bu satırları da yazıp göndereceğim. Hava daha güneşli, daha güzel. Çok çalışıyorum. Sana adadığım bu kitap 1945-1948 yılları arasındaki Fransız insanının hikayesini anlatıyor. Savaş bitince yeniden canlanışımızı, hayata yeniden başlayışımızı, ama sonra yine hayal kırıklığına uğrayışımızı anlatmaya çalışacağım.Uzun bir roman olacak. Bu hikayeler arasında bizim hikayemizi de anlatacağım. Birincisi tam çağımız hikayelerinden birine benziyor. Paris'le Şikago arasındaki bu aşk, uçaklar sayesinde şehirlerin birbirine bu kadar yakınlaşması vs.İkincisi ve en önemli sebebi her şeyi hatırlamak, kağıda dökmek hoşuma gidiyor. Şu anda bizimle ilgili olan bölümü yazıyorum. Kısa bir bölüm olacak, ama çok iyi olsun istiyorum. Üzerinde çok çalışıyorum. Aslında bu bölümü yazmak hiç iyi bir fikir değil, çünkü benim çok iyi bir hafızam var, her şeyi o günkü gibi hatırlıyorum, her şey çok yakın geliyor o zaman. Ve bir hüzün kaplıyor içimi. Öyle hüzünlüyüm ki sana şu satırları yazmak bile ne zor bilsen! Şimdiye kadar hiçbir işe yaramayacak bir sevgide debelenip durdum. Seni hatırladığım halinle çok tatlısın.
Küçük zavallı el değmemiş kalbinde sonsuza dek kara bir leke olacağı için çok mutluyum.Bir dizi, bir bileği nasıl tedavi edeceklerini biliyorlar, ama kırık bir kalp nasıl onarılır? Ben de parçalanmış kalbimi alır, bir daha hiç kullanmam. Bu senin işine de gelir zalim, ne de olsa sonsuza dek senin olur o zaman kalbim.
Simone'un
1951 Saint Tropez
 .................................
Bunlar kayıtlıydı blogda öğlen ara verince bu güzellikten mahrum bırakmayayım sizleri dedim.

14 yorum:

  1. ah nasıl da vuruyor her cumle. "Ne zaman bir uçak görsem, sen düşüyorsun aklıma, bir olaya da gerek yok aslında sen hep aklımdasın" cümlesini okudum mesela, durdum, yutkundum, devam ettim. aşk bu zaten:"hep aklında olmak"...

    YanıtlaSil
  2. paylaştığınız için teşekkürler. çok etkileyici..

    tolga

    YanıtlaSil
  3. rüyalarıma konuk ol kısmı hoşmuş .)

    YanıtlaSil
  4. 'sana mektup yazarken parmaklarımda sana olan aşkımı hisedebiliyorum' ya burası?

    YanıtlaSil
  5. Tamam gerçekten güzel mektuplar...Ama yine de GORZ...ANDRE GORZ...

    YanıtlaSil
  6. Usta aldım listeye son mektup ilk fırsatta alacağım ama bu kez masa başında almak istemedim idefixten bu ay sınırı aştım ben:)

    YanıtlaSil
  7. Mektupların ikisi de harika.Ne aşktır böyle şimdilerde yok maalesef bu güzellik.
    Ayrıca ilk mektubun devamı olan ikinciye hayran kaldım şimdilerde attığı mesaja 10 dk. içinde cevap vermeyen sevgilisine söylemediği sözü bırakmıyorken sevgililer, bir hafta sonra gelmeyen cevaba rağmen böyle bir mektup yazabilmek sevda dolu bir yüreğin göstergesi bence...

    YanıtlaSil
  8. Eskiden aşklar daha mı güzelmiş, güzelleştiren mektuplarmıymış? Ne güzel mektuplar...

    YanıtlaSil
  9. İkiz Annem şimdilerde aynı masada oturanlar sohbet etmek yerine sms atıyor oraya buraya çok dikkatimi çekiyor cafelerdefilan. Mektuplar tuşların ucunda. Çok güzeller değil mi cidden?


    annelili belki ikisi de şimdi doymuyoruz hiçbirşeye değil mi? Harcayıp harcayıp atıyoruz. Herşey sahip olduğumuz an cazibesini yitiriyor.

    YanıtlaSil
  10. Ne güzel mektuplar.paylaştığın ,bize bu duygu dolu satırları okumamızı sağladığın için teşekkürler Nehir-İdacım.

    bu arada fondaki müzik de şahane:)
    sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  11. Nasıl güzel nasıl etkileyici satırlar ...

    Ama Nelson ona yazmamış mı?
    İyice merak ettim şimdi..

    YanıtlaSil
  12. Kamikaze rica ederim. Ben teşekkür ederim okuyup geçerken de iz bıraktığın için.

    Zeugma aslında Nelson'un mektupları da var (yani kitapta denildiğine göre) fakat onlar yayınlanmadı diye biliyorum. Hatta şimdi bu kitap da baskısı bitmiş ve bulunmuyor.

    Profösör önemli değil:)

    YanıtlaSil
  13. Yandaki şarkı çook güzelmiş. Mersi.
    :)

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?