Doğrudur yıldırımın düştüğü,
yağdığı yağmurun,
bulutların rüzgarla sökün ettiği.
Ama savaş öyle değil,
bulutların rüzgarla sökün ettiği.
Ama savaş öyle değil,
savaş rüzgarla gelmez;
Onu bulup getiren insanlardır.
Duman tüten topraktan bahar boyunca,
dökülüp yükselir birden gökyüzü.
Ama barış ağaç değil,
Onu bulup getiren insanlardır.
Duman tüten topraktan bahar boyunca,
dökülüp yükselir birden gökyüzü.
Ama barış ağaç değil,
ot değil ki yeşersin:
Sen istersen olur barış,
Sen istersen olur barış,
istersen çiçeklenir.
Bertolt BRECHT
Ateş düştüğü yeri yakıyor. Çok üzgünüm.
bu güne cuk oturmuş bu şiir.allah ailelerine sabır versin bu durumda vatan sağolsun demek bana yavan geliyor.kızan kızsın umrumda bile değil doğur büyüt askere yolla sonra vatan sağolsun.
YanıtlaSilbarış dilekleri için artık zaman geçti, tren kaçtı artık yürekle hareket edilecek zaman geçti, aklı kullanmanın zamanıdır zaman. yıllardır bunu diledik.....sonuç işte ortada bazen de zamanı geldiğinde dur demek gerekir etkili ve görünür bir şekilde .adını koyalım artık: savaş bu savaş, savaşır gibi savaşalım.....oyun oynamayalım. ben barış ümitlerimi yitirdim.
YanıtlaSilAllah sabır versin... Nasıl dayanır bu acıya analarımızın yüreği...
YanıtlaSilebrucum, evet bu tam da bu şiir, bu, anlatıyor durumu...
YanıtlaSilsabahtan beri aklımda :(( şiir gerçekten çok güzelmiş ebrucum...
YanıtlaSilAllah sabır versin ailelerine sözün bittiği yerdeyiz yine malesefki:((
YanıtlaSil"Otların Görkemli, Çiçeklerin mağrur olduğu zamanı çok gerilerde bıraktık
YanıtlaSilYas Tutmak Yok. Çünkü biz, anılarımızla güçlüyüz artık"
canim $iir cok guzel anlatiyor gercekten...soylencek bir$ey bulamiyorum artik..dedigin gibi ate$ du$tugu yeri yakarmi$...allah sabir versin ailelerine..:((
YanıtlaSilGerçekten denilecek şeyler tükendi.
YanıtlaSilBirkaç veri göndereceğim aşağıya ve barışa olan inancımı yitirmediğimi belirtmek isterim.
Vietnam’a silahlı Amerikan müdahalesi 1963’te başladı. ABD başkanı Lyndon B. Johson, Kuzey Vietnam’ı ilk bombalama emrini o yılın Ağustosunda verdi. Altı ay sonra, “Gök Gürlemesi” harekâtı –Kuzey Vietnam’ın bombalanması– başladı. Tek başına bu harekâtta, Vietnam’a, İkinci Dünya Savaşı sırasında atılan tüm bombalardan daha fazla bomba atıldı. Bu, Vietnam’daki her bir erkek, kadın ve çocuğun başına yaklaşık 150 kilo bombanın düşmesi demekti. Bu savaşta iki milyon Vietnamlı ve 50.000’den fazla Amerikan askeri ölecekti. Kimyasal silahlar, ülke yüzeyindeki bitki örtüsünün %10’unu tahrip edecekti.
Vietnam’daki Amerikan askerlerinin sayısı 1963’te 23.300 iken 1966’ta 184.000’e çıkartıldı. Ocak 1969’da Vietnam’daki Amerikan askerlerinin toplam sayısı en yüksek değerine, 542.000’e ulaştı. Buna rağmen ABD ordusu başarılı olamadı.
Lyndon B. Johnson’un 1963’te işbaşına geçmesinin hemen ardından düzenlenen bir ankette, Amerikalıların %80’inden fazlası ona güvendiklerini ifade etmişlerdi. (Bush da bu aralar ABD’de aynı destek oranına sahip). Bu destek 1967’ye gelindiğinde %40’a, Tet Saldırısı sonrasında ise %30’a düşmüştü. Johnson’ın savaşı yürütme tarzını onaylayanlarsa sadece %26’ydı.
Hoşnutsuzluğun çok yüksek olması gerçeğinin yanı sıra, en eleştirel tavır alanların hangi gruplar olduğunu incelemek ilgi çekicidir. 1971’de yapılan bir anket, üniversite mezunu Amerikalıların %60’ının Amerika’nın Vietnam’dan çekilmesinden yana olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte lise mezunlarının %75’i, ilkokul mezunlarının ise %80’i çekilmeyi desteklemiştir.
İki büyük savaş karşıtı örgüt tarafından, moratoryum günleri denilen bir dizi eylem düzenlendi. Bu günlerin en geniş katılımlısı 15 Ekim 1969’da gerçekleştirilmişti. Tahminen 5 milyondan fazla insan katılmıştı. Gösteriler, oturma eylemleri, ders bırakma eylemleri ve diğer örgütlü eylemler yapıldı. Bazı eylemler küçüktü; mum yakmalar, farları açık bırakmalar. New York’ta belediye başkanı bir günlük yas ilan etti ve bayrakların yarıya indirilmesini emretti. Vietnam’daki askerler siyah bantlar takarak katıldılar bu eylemlere.
YanıtlaSilEn büyük gösteriler 24 Nisan 1971’de gerçekleştirildi. San Francisco’da 300 bin, Washington’da ise 500 bin ilâ 750 bin arasında insan bir araya geldi. Bunlar belki de ABD tarihi boyunca gerçekleşmiş en büyük politik gösterilerdi.
--------------
“Acıların kelimelerle ifade edilemediği anları yaşıyoruz…”
YanıtlaSilBülbül gibi dilim olsa ne fayda...
YanıtlaSilYıllar önce Yılmaz Güney'in Duvar filmini izlerken ezberlemiştim bu türküyü:
Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda
Sen söylersin söz içinde sözün var
Çalarsın çırparsın oğlun kızın var
Bu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda
Söylersin de sen sözünden şaşmazsın
Haramını helalini seçmezsin
Tükenir kepeğin su da içmezsin
Akan çaylar senin olsa ne fayda
Kul Himmet Üstadım gelse otursa
Hakk'ın kelamını dile getirse
Dünya benim deyi zapta geçirse
Karun kadar malın olsa ne fayda
../
YanıtlaSilSizsiniz uluslar, kaderi dünyanın.
Bilin kuvvetinizi.
Bir tabiat kanunu değildir savaş,
Barışsa bir armağan gibi verilmez
insana;
Savaşa karşı
Barış için
Katillerin önüne dikilmek gerek,
" Hayır yaşayacağız!" demek.
İndirin yumruğunuzu suratlarına!
Böylece mümkün olacak savaşı önlemek.
Onlar demir çeliği elinde tutan birkaç
kişidir,
Yoktur karabasandan bir çıkarları
Dünyaya bakıp "ne küçük" derler,
Bir şeylerle yetinmezler acunda,
Para hesap eder gibi hesaplıyorlar
bizi,
Savaş da bu hesabın ucunda.
Ürkmeyin tutmuşlar diye suyun başını:
Korkunç oyunları, davranın, bitsin.
Söz konusu olan çocuğundur, ana:
Koru onu, dikil karşılarına,
Biz milyonlarca kişi
Savaşı yener miyiz?
Bunu sen bileceksin.
Bunu biz bilecek, biz seçeceğiz.
Bir de düşün "Yok!" dediğini;
Düşün ki savaş geçmişin malı
ve barış taşıyor gelecekten.
Şiirin tamamı şu şekilde sanırım:
YanıtlaSil"doğrudur yıldırımın düştüğü, yağdığı
yağmurun,
bulutların rüzgarla sökün ettiği.
ama savaş öyle değil, savaş rüzgarla
gelmez;
onu bulup getiren insanlardır.
duman tüten topraktan bahar boyunca,
dökülüp yükselir birden gökyüzü.
ama barış ağaç değil, ot değil ki
yeşersin:
sen istersen olur barış, istersen
çiçeklenir.
sizsiniz uluslar, kaderi dünyanın.
bilin kuvvetinizi.
bir tabiat kanunu değildir savaş,
barışsa bir armağan gibi verilmez
insana:
savaşa karşı
barış için
katillerin önüne dikilmek gerek,
"hayır yaşayacağız!" demek.
indirin yumruğunuzu suratlarına!
böylece mümkün olacak savaşı önlemek.
onlar demir çeliği elinde tutan birkaç
kişidir,
yoktur karabasandan bir çıkarları
dünyaya bakıp "ne küçük" derler,
bir şeylerle yetinmezler ucunda,
para hesap eder gibi hesaplıyorlar
bizi,
savaş da bu hesabın ucunda.
ürkmeyin tutmuşlar diye suyun başını:
korkunç oyunları, davranın, bitsin.
söz konusu olan çocuğundur, ana:
koru onu, dikil karşılarına,
biz milyonlarca kişi
savaşı yener miyiz?
bunu sen bileceksin.
bunu biz bilecek, biz seçeceğiz.
bir de düşün "yok!" dediğini:
düşün ki savaş geçmişin malı
ve barış taşıyor gelecekten.
ÇAĞRI
Çev: Attilâ TOKATLI
Çeviri pek iyi değil gibi ilk anda ama ( bu bölümde ukelalık yapıyorum, sorsalar topaç bile çeviremem halbuki) Brecht'in tarzını düşününce (tiyatro için yazdığını v.b.) ve de Attila Bey'in referanslarını ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Atilla_Tokatl%C4%B1 ) görünce "iyidir iyi" dedim kendi kendime..Böyle de yanar dönerim :)
Ebrucum Konu ile ilgili olarak facebookta bir etkinlik başlattık blogumda ayrıntıları bulabilirsin katılırsan sevinirim..
YanıtlaSilBaşımız Sağolsun :(
Çok güzel mısralar...
YanıtlaSilAteş düştükçe büyüyor Ebru , artık düştüğü değil bu bayrağa inanmış herkesi yakıyor..Ateş hepimize düştü ...
YanıtlaSilKendi bayrağımın altında, kendi ülkemde, kendi topraklarımda normal yaşayan biri olarak beni/bizi utanca boğan, tazecik fidanlarımızı hoyratça koparıp yürekleri yangın yerine çeviren eli kanlı hainlere...Sizin de kendi utancınıza, rezilliğinize boğulacağınız, hesapların en kes(k)inini vereceğiniz gün gelecek elbet...
YanıtlaSiloluyorlar
YanıtlaSiloluyoruz
olduruluyoruz
..
ve, van ..
ben artik tasiyamiyorum ..
paylaşım ve yorumlar harika...bende nazım hikmetin bir şiirini paylaşayım:
YanıtlaSilBüyük insanlık gemide güverte yolcusu
trende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.
... Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.
Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.
Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.!
meger benim gibi dusunen bir kisi daha varmis ne guzel...
YanıtlaSil