26 Eylül 1947, Cuma
'Bugün seni özlemeye, seni beklemeye, beni yine o güçlü, sevgi dolu kollarında tutacağın kutsal günü beklemeye başladım. Bu canımı acıtıyor Nelson; ama bu kadar canımı acıttığı için mutluyum da; çünkü bu dayanılmaz acı, sevgi demek ve senin de beni sevdiğini biliyorum. Biricik aşkım öyle yakın ve öyle uzaksın ki, öyle yakın ve öyle uzak. Taksi öylece uzaklaştı, Roga'nın cenaze evini, Kiyanti şarabı içip sana gülümserken çok mutlu olduğum pizzacıyı, bilmediğim; ama Şikago'nun kendisi olan bir dükkanı, caddeyi geçtim. Sonra havaalanına vardım. Çok erken gelmişim, bir yere çöküp gözlerimi kapadım. Sonra elinde küçük bir kutuyla bir adam gelip 'Bayan Beauvoir burada arkadaşlarınız var herhalde, bu sizin için' dedi. Mis gibi kokan o güzelim beyaz çiçeklere baktım, sonra onları kalbimin üzerine bastırdım. Ağlamadım, doğruca telefon kulübesine gidip seni aradım. İşte oracıktaydı sevgili sesin, öylesine yakın, öylesine uzak. Ahizeyi yerine koyduğumda yüreğimden bir şeyler koptu, beni tekrar öpeceğin o kutsal güne dek sessiz kalacak, buz gibi, ölü gibi bir şeyler. Yazmak çok zor; çünkü sana mektup yazarken elimde değil deliler gibi ağlıyorum.
Seni öyle çok seviyorum ki.
.........
22 Temmuz 1953
Canım yeni mektubunu daha bu sabah aldım. Biliyorsun seni çok fazla özlemiyorum; ama yine de özlüyorum işte. Sana senle benim aramızda kalacak küçük bir sır vereyim; pazartesi günü mektuplarını aldığımda, özellikle de bazı sabahlar sanki ölecekmiş gibi hissettiğini yazdığın mektubunu aldığımda kalbimde bir ağrı hissettim (seninle benim aramızdakiler öleli ne kadar çok zaman geçti; ne kadar da uzak geliyor şimdi), hayır ince bir sızı değil, adamakıllı bir ağrı hissettim inan. '
..........
Daha önce de birkaç mektubuna yer vermiştim Simone De Beauvoir'ın. Aklıma gelmiş değil hemen hemen haftada bir kaç kez elime aldığımdan unutmadığım mektuplar bunlar. Birkaç kadına hayranım bunlardan biri tartışmasız Simone. Her yönüyle.
Bu kitabın baskısının artık olmadığını ve zor bulunduğunu biliyorum eğer bulabiliyorsanız mutlaka alın. Gendaş Yayınlarından çıkmış 661 sayfa. Hissettirdiklerini sayfa sayısıyla anlatmaksa mümkün değil. Okuyanlar biliyor. (Ekmekçikız- Şule)
Bazı mektuplarda (en azından bende öyle oldu) kitabı bırakıp bir güzel ağlıyorsunuz. Yürek burkuyor. Galiba böyle kısa kısa alıntılarla birkaç yıla kalmayacak kitabı buraya yazmış olacağım:)
Umuyorum arayan bulur ve alır.
Görsel: ZWIR BOGDAN
Mendil vereyim mi?:P:P
YanıtlaSilBen yaşadıkları siyasi çalkantılı döneme ağlıyorum:))
YanıtlaSilFena yan çizdim değil mi?
Başkasını bilemem ama ben yemem.:P
YanıtlaSilMesleki yememezlik durmu seninkisi:))
YanıtlaSilHer kadın ağlar bu mektuplarda ağlamayan veya etkilenmeyen ruhsuzdur derim ve kızarım bir de.
Yok yahu, seni biliyorum; meslekle alakasız bir durum.:))
YanıtlaSilŞaka bir yana da Yoldaş siyasetten bahsederken bir anda iç dünyasını tarifleyişi, coşkuyla planlarından söz edişi bir konuşma gibi bazen sonra sanki boğazına düğümleniyor özlem öylece kalakalıyor.
YanıtlaSilÜstelik Nelson evleniyor düşünebiliyo musun:)
Ebru bu aralar havada gezdiğim için, düşünme yetim hükümsüz durumda.:))
YanıtlaSilvalla ben otomatik ağlıyorum bu ara siyasi bakışa makışa diil yaa bildiğiniz hisli duygusallaşmalı hatın zırıldaması..
YanıtlaSilsebebim var ama
valla billa :)
Daha öncede bu mektuplardan yayınladığını hatırlıyorum. Değişik bir havası var bu mektupların. Bende bulmaya çalışacağım.
YanıtlaSilmektup deyince Nazım'ın piraye' ye yazdığı mektuplar geliyor aklıma hemen....
YanıtlaSiletkilendiğim ve defalarca okuduğum. ama kitabı arayacağım tavsiyenize uyarak.....
Gözlerim doluyor, ağlamamak için direnmek neden peki?
YanıtlaSilkitap muthis. etkilenmemek mumkun degil. bulmak ise biraz zor. ben sahaflardan guc bela bir tane edinebildim kendime...benim icin kitabi ozel kilan bir neden de sensindir ebru, biliyorsun :)
YanıtlaSilYoldaş biliyorum biliyorum kal öyle pek iyi olmuş:)
YanıtlaSilYaz Güneşim bu mektuplarda ben de ve siyasi filan değil:9 His aynı sen gibi.
Nedenin nedir:)
K.C.S. umarım bulursun başucu kitabın olacağından eminim.
YanıtlaSilNehiro evet onlar da başka ben de çok severim ama ne bileyim Simon'un mektupları pek bi özel bende. Okuduğum ilk anlarda eşim uzaklardaydı epeyce ayrı kalmıştık o ana denk gelmişti.
Yerdenuzak direnmemeli gelince bırak gitsin.
YanıtlaSilAhhh Şulee bana gönderdiğin ayraç duruyor arasında akşam okurken aklımdaydın, mektupları seviş nedenlerinle birlikte. Simon bana seni de hatırlatıyor.
çok güzelmiş...bulmalı...almalı...okumalı..
YanıtlaSilsevgiyle
çok romantiksiniz,mülkiyeli abimizde
YanıtlaSilöylemi:)
sevgiyle.
tolga
"çünkü sana mektup yazarken elimde değil deliler gibi ağlıyorum.
YanıtlaSilSeni öyle çok seviyorum ki."
aşk konusunu bir kenara koyduğumuzda, hayatın paylaşım alanında,
feminist simone'nin kadın kompozisyonu
ağlayarak sinen değil, mücadeleyle yenen kadın olmalı:)
Kadın güçsüzlüğü değil, güçlülüğün içinde kendinden kaçmak değil, kendini bulabilmek; varolmaktan istifa etmek değil, varlığını olumlamak üzere sevebildiği gün aşk, hem kadın, hem de erkek için korkunç bir tehlike olmaktan çıkıp, bir yaşam kaynağı haline gelecektir demiş.
Dilekciğim umarım bulursun.
YanıtlaSilSevgili Tolga öyle öyle. Şiire, sanata düşkündür.
Zihni Abi bakma sen bizim ağlamamız da sinmişlikten değil. Sindiririz icabında:)Simon gibi sevmek güzel olurdu en aşk dolu satırlarında bile gücü, mücadeleyi hissettiriyor.
Isin ilginc yani bu mektuplarda insan kendinden de birseyler cikariyor degil mi?
YanıtlaSil