Yokuş aşağı kayıyor, ayakları ile hız kesmeye çabaladıkça hızlanıyor. Saçları savruluyor. Üzerine oturduğu tahtaya dört yandan tutturulmuş küçük metal tekerleklerden biri fırlayıp gidiyor. Gülerek bakıyor yanıbaşından döne döne giden tekerleğe. 'amannnnnn koparsa kopsun' diyor.
Sadece bir kez eşlik ediyor yokuşta, haftalarca yapılmasını beklediği tornet...
Sık sık mola veriyor traktör, amcam ayçiçeği dolduruyor torbalara. Önce ortasından ikiye ayırıyor sonra avcumuzun içine doldurup yiyoruz. Bazıları olgunlaşmamış, süt tadı geliyor. O ayçiçeği tarlalarıyla başlıyorum yolculuğa. Zıplaya zıplaya çitlemeye çalıştığımız ayçiçeği unutturuyor en ufak yanlışta parça parça olacağımız uçurumu. Amcam o vakit çok hızlı olduğunu sandığım traktörü kullanırken sesimizi duyurmaya çalışıyoruz;
'şuradaki tarladan da alalım mı noluuurrr' duymazdan geliyor biliyorum.
Uçsuz bucaksız harman başında beliriyor, sesli gülüyor üstelik. 'Seni verene kurban olurum' diyor. Saçlarımı geriye doğru tarar gibi yaparak öpüyor. En çok gözlerimi öpüyor. Kokluyor kokluyor öpüyor ensemi. İdare lambasını eline aldığı an ineklerin yanına gittiğini anlıyor koşuyorum. Ahırda elektrik yok. Kerpiç duvara yansıyan gölgemizle ve idare lambasının kokusuyla başlıyor akşam. Beklemekten yumuşamış bisküviler çıkarıyor odanın ortasındaki perdenin ardından. Gözlerimi tavana dikip uyumaktan korkuyorum hep o evde. Üstüme devrilecek sanıyorum koca koca odunları. 'Damda yatalım' diyorum. Çok az izin veriyor. 'Düşersin' diyor. Yıldızlar başka hiç bir yerde parmaklarımın ucunda olmadı. Bulgur bekliyorum ciddiyetle. Kuşlar bulguru yemesin diye ürküterek. Dama boydan boya serilmiş. Mutfağın olduğu yerdeki baca damı delip çıkmış gibi. Oradan sesleniyorum aşağı 'ben acıktımmmmm' yufka ekmeği önüne bağladığı önlükten çıkartıyor. Koşarak giriyorum bahçeye. Soğan, sarımsak yeşil ne varsa dolduruyorum. Halam dalga geçiyor 'babası gelir bugün yarın, yine görmüştür rüyasında alır gider' Burnumun ucu sızlıyor. 'Babası' diyor ya halam o dam, o harman, o yeşil soğan.... Hiçbiri umurumda olmuyor. 'Gider misin' diyor halam 'yoooo ben taaa okul açılana kadar kalacağım' diyorum her seferinde.
O dam babamı beklemekle aynı sanki. Evin içerisine girdiğimde gelip göremeyecek ve sessizce gidecek sanıyorum. Damda geçiyor günler. Kah uyuyakalıp düşeceğimi sanarak, kah güneşten kavrularak........
bu kurgu mu yoksa çocukluğunla ilgili bi nostalji mi. bana çook uzak bi yaşantı bu ama nefis. şans bence bu.
YanıtlaSil:)
ne güzel şey
YanıtlaSilçocukluk
ne güzel şey
çocuklar
ne güzel şey
kırlar gökyüzü
ne güzel
ve o güzellikte
ne acı şey
hayat,
bazı mutluluklar da
acı veriyor
boşverelim
çok gerekli olmayan koşturmacaların bir kısmını
domatesi tarlasından yiyelim mesela
playstaysınla oynamak yerine erik ağacına çıksın çocuklar
boşçakal
hoşçakal
Ne severim yufka ekmeği, kokusu burnuma geldi sanki. bekliyorum Ebrum gerisini.
YanıtlaSiloy oy... hepsini çok güzel anlatmışsın da, "seni verene kurban olurum" dediği yerde her şey daha bir gerçeklik kazandı, burnumun direği sızladı. sevmelerimiz ve sevilmelerimiz ne kadar aynı... anlat daha, daha anlat..
YanıtlaSilSevgili Deep kurgu değil. Tamamen gerçek ve bana ait çocukluk anıları. Tuhaf ama uzak geçmiş daha koly hatırlıyorum ama 1 hafta önceyi sorsan bazen yok:) Şanslıydım evet köy severim ben İDa da şanslı babaannesinin yanına gidebiliyor.
YanıtlaSilinfantulus dizelerin, sözlerin pek güzel geliyor çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilüzülüyorum çocuklarımız bazı şeylerin zevkine varamayacak diye. Kısmen şanslıyız biz. Domatesin nasıl koktuğunu bilmeden büyümeseler.
Esracığım akşam anneme gittim ve yufka vardı çılgınca yedim:) Çok severim. Bahçeden toplanmış tazacik yeşillikler nasıl lezzetli olur değil mi?
YanıtlaSilSık geliyor aklıma köy. Köyde yaşamadım sadece tatillerde koştum köye. Hala çok severim köyleri.
Müzimmm öyle derdi babaannem. Kürtçe derdi. Mırıl mırıl türküler vardı hep ağzında. Kırmızı saçları (kınalı) Biliyorum benzer şekillerde sevip sevildiğimizi yaşadığımızı. Bir gün çalsan kapımı konuşsak sabaha kadar.
YanıtlaSilOlur belki ne dersin?
ne güzel gerçeklerin var senin böyle kelimelerinle masala dönüşen...
YanıtlaSilgerçekten de bir köylerde dokunuluyor yıldızlara artık..
YanıtlaSilben çok severim köyümü. aslında içinde hiçbişey yoktur iki evden başka ama olsun sessizliği bile güzel..
inşallah olur bir gün:)
YanıtlaSilİyi geldi dimi bunları anlatmak biraz da olsa.... Toprak hep iyi gelir insana...Ben hiç ıslanan toprak kokusunda kendinden bir şey bulmayan duymadım..
YanıtlaSilYaz kaleminin çizgileri öyle güzel ki..
Ne güzelmiş çocukluk anın Ebrucum.Zevkle okudum.Devamını bekliyorum ben de.
YanıtlaSilAllah babanneciğine uzun sağlıklı ömür versin.Ellerinden öperim.İda çok şanslı bir çocuk.Allah şansını,bahtını hep açık etsin.
Bu arada bende mimin var Ebrucum.
Sevgilerimle.
Mayamm. Bazen neden bu kadar sık hatırladımı bilemesem de:)
YanıtlaSilEsetronn köyler de yitirdi galiba artık güzelliğini:((
CrocuS senin de varlığın öyle çok teşekkürler. İyi geliyor evet evet:)
YanıtlaSilKamizkazecim babaannemi de babamla ard arda kaybettik ne yazık ki:((
Canımmm çook üzüldüm:( Allah rahmet eylesin.Nur içinde yatsınlar.
YanıtlaSil