Sayfalar

7.02.2012

Toprak Damlı Köy II

Yokuş aşağı  kayıyor, ayakları ile hız kesmeye çabaladıkça hızlanıyor. Saçları savruluyor. Üzerine oturduğu tahtaya dört yandan tutturulmuş küçük metal tekerleklerden biri fırlayıp gidiyor. Gülerek bakıyor yanıbaşından döne döne giden tekerleğe. 'amannnnnn koparsa kopsun' diyor. 
Sadece bir kez eşlik ediyor yokuşta, haftalarca yapılmasını beklediği tornet...

Sık sık mola veriyor traktör, amcam ayçiçeği dolduruyor torbalara. Önce ortasından ikiye ayırıyor sonra avcumuzun içine doldurup yiyoruz. Bazıları olgunlaşmamış, süt tadı geliyor. O ayçiçeği tarlalarıyla başlıyorum yolculuğa. Zıplaya zıplaya çitlemeye çalıştığımız ayçiçeği unutturuyor en ufak yanlışta parça parça olacağımız uçurumu. Amcam o  vakit çok hızlı olduğunu sandığım traktörü kullanırken sesimizi duyurmaya çalışıyoruz;
'şuradaki tarladan da alalım mı noluuurrr' duymazdan geliyor biliyorum.
Uçsuz bucaksız harman başında beliriyor, sesli gülüyor üstelik. 'Seni verene kurban olurum' diyor. Saçlarımı geriye doğru tarar gibi yaparak öpüyor. En çok gözlerimi öpüyor. Kokluyor kokluyor öpüyor ensemi. İdare lambasını eline aldığı an ineklerin yanına gittiğini anlıyor koşuyorum. Ahırda elektrik yok. Kerpiç duvara yansıyan gölgemizle ve idare lambasının kokusuyla başlıyor akşam. Beklemekten yumuşamış bisküviler çıkarıyor odanın ortasındaki perdenin ardından. Gözlerimi tavana dikip uyumaktan korkuyorum hep o evde. Üstüme devrilecek sanıyorum koca koca odunları. 'Damda yatalım' diyorum. Çok az izin veriyor. 'Düşersin' diyor. Yıldızlar başka hiç bir yerde parmaklarımın ucunda olmadı. Bulgur bekliyorum ciddiyetle. Kuşlar bulguru yemesin diye ürküterek. Dama boydan boya serilmiş. Mutfağın olduğu yerdeki baca damı delip çıkmış gibi. Oradan sesleniyorum aşağı 'ben acıktımmmmm' yufka ekmeği önüne bağladığı önlükten çıkartıyor. Koşarak giriyorum bahçeye. Soğan, sarımsak yeşil ne varsa dolduruyorum. Halam dalga geçiyor 'babası gelir bugün yarın, yine görmüştür rüyasında alır gider' Burnumun ucu sızlıyor. 'Babası' diyor ya halam o dam, o harman, o yeşil soğan.... Hiçbiri umurumda olmuyor. 'Gider misin' diyor halam 'yoooo ben taaa okul açılana kadar kalacağım' diyorum her seferinde.
O dam babamı beklemekle aynı sanki. Evin içerisine girdiğimde gelip göremeyecek ve sessizce gidecek sanıyorum. Damda geçiyor günler. Kah uyuyakalıp düşeceğimi sanarak, kah güneşten kavrularak........

O'nun için Türkü

Bitmedi daha yazacağım...
Başlangıç şurada

16 yorum:

  1. bu kurgu mu yoksa çocukluğunla ilgili bi nostalji mi. bana çook uzak bi yaşantı bu ama nefis. şans bence bu.
    :)

    YanıtlaSil
  2. ne güzel şey
    çocukluk
    ne güzel şey
    çocuklar
    ne güzel şey
    kırlar gökyüzü
    ne güzel
    ve o güzellikte
    ne acı şey
    hayat,
    bazı mutluluklar da
    acı veriyor

    boşverelim
    çok gerekli olmayan koşturmacaların bir kısmını
    domatesi tarlasından yiyelim mesela
    playstaysınla oynamak yerine erik ağacına çıksın çocuklar
    boşçakal
    hoşçakal

    YanıtlaSil
  3. Ne severim yufka ekmeği, kokusu burnuma geldi sanki. bekliyorum Ebrum gerisini.

    YanıtlaSil
  4. oy oy... hepsini çok güzel anlatmışsın da, "seni verene kurban olurum" dediği yerde her şey daha bir gerçeklik kazandı, burnumun direği sızladı. sevmelerimiz ve sevilmelerimiz ne kadar aynı... anlat daha, daha anlat..

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Deep kurgu değil. Tamamen gerçek ve bana ait çocukluk anıları. Tuhaf ama uzak geçmiş daha koly hatırlıyorum ama 1 hafta önceyi sorsan bazen yok:) Şanslıydım evet köy severim ben İDa da şanslı babaannesinin yanına gidebiliyor.

    YanıtlaSil
  6. infantulus dizelerin, sözlerin pek güzel geliyor çok teşekkür ederim.

    üzülüyorum çocuklarımız bazı şeylerin zevkine varamayacak diye. Kısmen şanslıyız biz. Domatesin nasıl koktuğunu bilmeden büyümeseler.

    YanıtlaSil
  7. Esracığım akşam anneme gittim ve yufka vardı çılgınca yedim:) Çok severim. Bahçeden toplanmış tazacik yeşillikler nasıl lezzetli olur değil mi?
    Sık geliyor aklıma köy. Köyde yaşamadım sadece tatillerde koştum köye. Hala çok severim köyleri.

    YanıtlaSil
  8. Müzimmm öyle derdi babaannem. Kürtçe derdi. Mırıl mırıl türküler vardı hep ağzında. Kırmızı saçları (kınalı) Biliyorum benzer şekillerde sevip sevildiğimizi yaşadığımızı. Bir gün çalsan kapımı konuşsak sabaha kadar.
    Olur belki ne dersin?

    YanıtlaSil
  9. ne güzel gerçeklerin var senin böyle kelimelerinle masala dönüşen...

    YanıtlaSil
  10. gerçekten de bir köylerde dokunuluyor yıldızlara artık..
    ben çok severim köyümü. aslında içinde hiçbişey yoktur iki evden başka ama olsun sessizliği bile güzel..

    YanıtlaSil
  11. inşallah olur bir gün:)

    YanıtlaSil
  12. İyi geldi dimi bunları anlatmak biraz da olsa.... Toprak hep iyi gelir insana...Ben hiç ıslanan toprak kokusunda kendinden bir şey bulmayan duymadım..
    Yaz kaleminin çizgileri öyle güzel ki..

    YanıtlaSil
  13. Ne güzelmiş çocukluk anın Ebrucum.Zevkle okudum.Devamını bekliyorum ben de.
    Allah babanneciğine uzun sağlıklı ömür versin.Ellerinden öperim.İda çok şanslı bir çocuk.Allah şansını,bahtını hep açık etsin.

    Bu arada bende mimin var Ebrucum.

    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  14. Mayamm. Bazen neden bu kadar sık hatırladımı bilemesem de:)


    Esetronn köyler de yitirdi galiba artık güzelliğini:((

    YanıtlaSil
  15. CrocuS senin de varlığın öyle çok teşekkürler. İyi geliyor evet evet:)

    Kamizkazecim babaannemi de babamla ard arda kaybettik ne yazık ki:((

    YanıtlaSil
  16. Canımmm çook üzüldüm:( Allah rahmet eylesin.Nur içinde yatsınlar.

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?