Sayfalar

28.05.2012

Alışmalı... ya da!


'Gemi uzaklaştıkça gözden yiten bir kıyıyı seyretmek, bir gizeme kafa yormak gibidir.İşte orada karşınızdadır, güler, somurtur, davetkar, ihtişamlı, acımasızdır ve sıkıcı veya vahşi olsa da suskundur, fısıldarcasına, gel ve keşfet, der.'

Ellerimde çamaşır suyu kokusu. Parmaklarım şişmiş yine. Genel görünüşüme inat parmaklarım sarma gibi görünüyor tombul birer yaprak sarması gibi. Pazar günlerini yorgunluğa rağmen keyifle aktardığım günleri hatırladım. Benzer şeyler yaptığım pazar günlerini. Ne kadar gereksiz bir detay oldu benzer şeyler yaptığım demek. Tıpa tıp aynı şeyler yaptığım demek daha doğru. İda'nın sevdiği paskalyalar, muffinler, benim sevdiğim deterjan kokusu sinmiş temizlikler. Yumuşatıcı kokan çarşaflar. Bekleme anları yaratacak kadar da pervasızdım. Çamaşır makinası sesine kulak kabartıp fırındakileri yakmamayı düşünerek okuduğum benzersiz satırlar.

Bu günlerde yavaş okuyorum. Hem de çok yavaş. Hızlı yaşıyor olmamdan kaynaklı bir yavaşlık bu. Uykudan uyanmakla başlayan koşturmaca ve bir koltukta son bulan karanlık. Gözümü açar açmaz hissettiğim iç burukluğu. Sahi böyle bir kelime var mı şimdi mi uydurdum? 'İç burukluğu' evet evet içimde burukluk var. Planladığım gibi gitmiyor olmasından kaynaklı hayatın. Planlamak mı gerekir bilmem ama tıpkı yatarken hep aynı hizada durması gereken terliklerim gibi hayat. Biri önde diğeri arkada da durmayacak, ters de dönmeyecek. Yan yana ve görmeden ayağıma geçirebileceğim yerde.
Hangi gün hangi gömleği giyineceğimi, bilecek kadar sıralı günlerim. Elime ne geçse üzerime geçirip evden çıktığım günleri özlüyorum.

Aklım mavi kaplı bir ajandanın sayfalarına sıralanmış 'unutma' notları ile dolu. Ajandaya yazmışsam unutmam gerekirdi. Unutsam bu kadar yorulmayacağım ama unutmuyorum.

'Aylaklık yapan bir yolcu, hiçbir tanışıklığım ya da münasebetim olmayan tüm bu adamların arasındaki bir başınalığım, uyuşukça çırpınıp dalgalanan yağlı deniz, kıyının tekdüze ve kasvetli karanlığı beni sanki hazin ve manasız bir kuruntunun yarattığı sıkıntılara itip gerçeklik hissinden uzaklaştırıyordu'

Size de olmaz mı uyumuyorken kopup gitmeler. Olur değil mi? Kopup gitmişken uyumaya çalışmak?
Bir el var sürekli boğazımda gezinen. Zaman zaman parmak uçlarından öptüğüm. Zaman zaman nefessiz bırakan.Biliyorum birkaç gün evden hiç çıkmasam beraber alkışlayacağız. Belki eli elim olacak. Belki boğazımı sıkmayı bırakıp saçımı okşayacak. Yazarken yüzüm kızarıyor. 'Kimseye söyleme sakın' diye tembihlenen bir sırrı uluorta bağırıyormuşum hissinden. Kendimi ele verdikçe büyüyormuş gibi yalnız hissetmem. Kulaktan kulağa yardım istemeliydim belki de. Ya da hiç konuşmadan sadece susmalı sadece susmalı.
Uzaktan bakmalı insanlara, baktıkça hayrete düşmekten vazgeçmeli ve artık alışmalı. Alışmalı alışmalı alışmalı.
Veya bırakıp gitmeli. Gidemiyorsam alışmalı. Alışamıyorsam gitmeli. Ama birini seçmeli.


İtalik Bölümler: Conrad (Karanlığın Yüreği)
Görsel :Javier Perez
Müzik : Burada

ve burada

22 yorum:

  1. Planlıyorum ben de sürekli hayatı, engel olamıyorum buna ve çok çok derin yıkımlar yaşıyorum planladığım gibi olmadığında. Keşke düşünmeden yaşamak, hiç değilse kimi zamanlarda mümkün olsa.
    Ne güzel demişsin, insanlara baktıkça hayrete düşmekten vazgeçmeli değil mi? öyle diyorum içimden, sonra unutup hayrete düşüyorum her defasında yeniden.
    O boğazındaki el seni rahat bıraksın diliyorum, biraz soluklanacağın, biraz dinlenebileceğin vakitler diliyorum.

    YanıtlaSil
  2. Birbirinin aynı pazarlar. Bizim evde temizlik yasaktır pazarları. Sen de özgür bırak kendini. yazık değil mi parmaklarına?

    benim düzenim bozulunca işin içinden çıkamıyorum. ipin ucunu fena kaçırıyorum.

    görsele bayıldım.

    YanıtlaSil
  3. Kahvemi aldım, okumaya başladım, keşke sohbet edebilseydik dedim,devamını getirebilmek için...

    YanıtlaSil
  4. kendimi buldum biraz bu yazında... ben de kendimi kurallarımla planlarımla hapsediyorum bazen...

    YanıtlaSil
  5. Müzik çok hoş. :))
    Pazarları dinlenmek hakkımız sanki, ama, sözde!...

    YanıtlaSil
  6. Ne alışabildim, ne de gidebildim. Son iki gündür benim de boynumda gezinip duran bir el var ama asla parmaklarının uçları öpülesi değil. Gün gelip insanlara karşı böyle şeyler ya da bu kadarını hissedebileceğimi düşünemezdim. Ama bugün daha kötüsü bile uzak gelmiyor.

    Senin hafta sonlarına gelince, bekle hayatım, günü geldiğinde madalyalandırılıyorsun o çamaşır kokulu parmaklar için. Hadi kaçtım. Gelişim pek keyifli olmadı lakin gidiş fiyakalı olsun.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  7. iyidir ki dolu yaşamak.
    ama bak birinci paragraf gibi hayat ne hoş.
    :)

    YanıtlaSil
  8. Bu tamamen herseyi birakip alip basini otobuse atlayip gitme ruhhali degil mi? Biliyorum ben bunu:)

    YanıtlaSil
  9. bu sıra o kadar çok kişi tam da senin dediğin o "iç burukluğu" - ve evet var öyle bir duygu. yüreğinle karnının altına kadar geniş bir bölgeye sıkışmış bir birşeylerden memnun olmama ama ne olduğunu da bilmeme hallerinden beter bir his.- ile dolu olduğunu söylüyor ki birbirine. bir garip hallerle geçiyor bu sene çevremde pek çok kişide. Geçen gün Ekmekçikız ve ben de birbirimize aynı duyguları anlattık. Allah allah dedik, ne oluyor dedik. En son Venüsmüş işte sebebi, bulduk. Haziran ortasında duruyormuş Venüs'ün kımıldanması. Az kaldı, geçecek. Hepimiz için.

    YanıtlaSil
  10. Esracığım herşeyi planlı yapmaya çalışanlar için cidden hayat çok yorucu ama değişmek de çok mümkün değil artık. En azından bende yaş kemale erdi çoktan:)

    İnsanlar evet değil mi her gün başka şekillerde çıkıp şaşırtıyorlar.

    YanıtlaSil
  11. Nilhancığım temizliği ertelesem çamaşır ertelenmiyor ki canım:)

    YanıtlaSil
  12. Yerden Uzak güzel olurdu sohbet etmek. Benim vazgeçilmezim çay ama sen kahve içerdin:)

    YanıtlaSil
  13. Anne Kaleminden canım ah o kurallar ah:)

    YanıtlaSil
  14. Ekmekçim işe dönünce dinleniyorum:)

    YanıtlaSil
  15. Özürcüğüm her yanımızda o madalyalardan. Sorma.Gidişin fiyakalı olmuş ben anladım seni:) Benzer haller işte.

    YanıtlaSil
  16. Deep tabi erkekler için olay biraz daha farklı:)

    YanıtlaSil
  17. Didemciğim ta kendisi:) Biliyoruz ama yapamıyoruz değil mi?

    YanıtlaSil
  18. Elektra demek sebep bu ha. Sabretmekten başka çare yok umarım haziran ortasında düzeliriz. Bu venüs kadınları mı etkiliyor sadece erkekler neden hep aynı.

    YanıtlaSil
  19. :) Valla erkeklerden de etkilenenleri var. En azından bizim evde bir tane var. :D Karşılıklı bir anlaşma yaptık, bu haller geçene kadar elleşmeyelim birbirimize dedik. :)) Sabır, geçecek diyorlar.

    YanıtlaSil
  20. Hımm galiba bizim evdeki erkekler de bu etki altında ama biz formüle edememiştik:) Akşama konuşmalı.

    YanıtlaSil
  21. Hayatı akışına bırakmak belki en doğrusu ama ne yazık ki biz kadınlar başaramıyoruz bunu...

    YanıtlaSil
  22. Denizin dibindeki bir kum tanesi olsam da hangi kum tanesiyim,bilemesinler istiyorum.Lakin yüreğimde sevgisi yer etmiş biri,elini suya daldırıp bir avuç kum aldığında,elinde kalan tek kum tanesi ben oluyorum aslında...
    Sevgiyle kal Nehirİda.

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?