'Gemi uzaklaştıkça gözden yiten bir kıyıyı seyretmek, bir gizeme kafa yormak gibidir.İşte orada karşınızdadır, güler, somurtur, davetkar, ihtişamlı, acımasızdır ve sıkıcı veya vahşi olsa da suskundur, fısıldarcasına, gel ve keşfet, der.'
Ellerimde çamaşır suyu kokusu. Parmaklarım şişmiş yine. Genel görünüşüme inat parmaklarım sarma gibi görünüyor tombul birer yaprak sarması gibi. Pazar günlerini yorgunluğa rağmen keyifle aktardığım günleri hatırladım. Benzer şeyler yaptığım pazar günlerini. Ne kadar gereksiz bir detay oldu benzer şeyler yaptığım demek. Tıpa tıp aynı şeyler yaptığım demek daha doğru. İda'nın sevdiği paskalyalar, muffinler, benim sevdiğim deterjan kokusu sinmiş temizlikler. Yumuşatıcı kokan çarşaflar. Bekleme anları yaratacak kadar da pervasızdım. Çamaşır makinası sesine kulak kabartıp fırındakileri yakmamayı düşünerek okuduğum benzersiz satırlar.
Bu günlerde yavaş okuyorum. Hem de çok yavaş. Hızlı yaşıyor olmamdan kaynaklı bir yavaşlık bu. Uykudan uyanmakla başlayan koşturmaca ve bir koltukta son bulan karanlık. Gözümü açar açmaz hissettiğim iç burukluğu. Sahi böyle bir kelime var mı şimdi mi uydurdum? 'İç burukluğu' evet evet içimde burukluk var. Planladığım gibi gitmiyor olmasından kaynaklı hayatın. Planlamak mı gerekir bilmem ama tıpkı yatarken hep aynı hizada durması gereken terliklerim gibi hayat. Biri önde diğeri arkada da durmayacak, ters de dönmeyecek. Yan yana ve görmeden ayağıma geçirebileceğim yerde.
Hangi gün hangi gömleği giyineceğimi, bilecek kadar sıralı günlerim. Elime ne geçse üzerime geçirip evden çıktığım günleri özlüyorum.
Aklım mavi kaplı bir ajandanın sayfalarına sıralanmış 'unutma' notları ile dolu. Ajandaya yazmışsam unutmam gerekirdi. Unutsam bu kadar yorulmayacağım ama unutmuyorum.
'Aylaklık yapan bir yolcu, hiçbir tanışıklığım ya da münasebetim olmayan tüm bu adamların arasındaki bir başınalığım, uyuşukça çırpınıp dalgalanan yağlı deniz, kıyının tekdüze ve kasvetli karanlığı beni sanki hazin ve manasız bir kuruntunun yarattığı sıkıntılara itip gerçeklik hissinden uzaklaştırıyordu'
Size de olmaz mı uyumuyorken kopup gitmeler. Olur değil mi? Kopup gitmişken uyumaya çalışmak?
Bir el var sürekli boğazımda gezinen. Zaman zaman parmak uçlarından öptüğüm. Zaman zaman nefessiz bırakan.Biliyorum birkaç gün evden hiç çıkmasam beraber alkışlayacağız. Belki eli elim olacak. Belki boğazımı sıkmayı bırakıp saçımı okşayacak. Yazarken yüzüm kızarıyor. 'Kimseye söyleme sakın' diye tembihlenen bir sırrı uluorta bağırıyormuşum hissinden. Kendimi ele verdikçe büyüyormuş gibi yalnız hissetmem. Kulaktan kulağa yardım istemeliydim belki de. Ya da hiç konuşmadan sadece susmalı sadece susmalı.
Uzaktan bakmalı insanlara, baktıkça hayrete düşmekten vazgeçmeli ve artık alışmalı. Alışmalı alışmalı alışmalı.
Veya bırakıp gitmeli. Gidemiyorsam alışmalı. Alışamıyorsam gitmeli. Ama birini seçmeli.
İtalik Bölümler: Conrad (Karanlığın Yüreği)
Görsel :Javier Perez
Müzik : Burada
ve burada
Planlıyorum ben de sürekli hayatı, engel olamıyorum buna ve çok çok derin yıkımlar yaşıyorum planladığım gibi olmadığında. Keşke düşünmeden yaşamak, hiç değilse kimi zamanlarda mümkün olsa.
YanıtlaSilNe güzel demişsin, insanlara baktıkça hayrete düşmekten vazgeçmeli değil mi? öyle diyorum içimden, sonra unutup hayrete düşüyorum her defasında yeniden.
O boğazındaki el seni rahat bıraksın diliyorum, biraz soluklanacağın, biraz dinlenebileceğin vakitler diliyorum.
Birbirinin aynı pazarlar. Bizim evde temizlik yasaktır pazarları. Sen de özgür bırak kendini. yazık değil mi parmaklarına?
YanıtlaSilbenim düzenim bozulunca işin içinden çıkamıyorum. ipin ucunu fena kaçırıyorum.
görsele bayıldım.
Kahvemi aldım, okumaya başladım, keşke sohbet edebilseydik dedim,devamını getirebilmek için...
YanıtlaSilkendimi buldum biraz bu yazında... ben de kendimi kurallarımla planlarımla hapsediyorum bazen...
YanıtlaSilMüzik çok hoş. :))
YanıtlaSilPazarları dinlenmek hakkımız sanki, ama, sözde!...
Ne alışabildim, ne de gidebildim. Son iki gündür benim de boynumda gezinip duran bir el var ama asla parmaklarının uçları öpülesi değil. Gün gelip insanlara karşı böyle şeyler ya da bu kadarını hissedebileceğimi düşünemezdim. Ama bugün daha kötüsü bile uzak gelmiyor.
YanıtlaSilSenin hafta sonlarına gelince, bekle hayatım, günü geldiğinde madalyalandırılıyorsun o çamaşır kokulu parmaklar için. Hadi kaçtım. Gelişim pek keyifli olmadı lakin gidiş fiyakalı olsun.
Sevgiyle...
iyidir ki dolu yaşamak.
YanıtlaSilama bak birinci paragraf gibi hayat ne hoş.
:)
Bu tamamen herseyi birakip alip basini otobuse atlayip gitme ruhhali degil mi? Biliyorum ben bunu:)
YanıtlaSilbu sıra o kadar çok kişi tam da senin dediğin o "iç burukluğu" - ve evet var öyle bir duygu. yüreğinle karnının altına kadar geniş bir bölgeye sıkışmış bir birşeylerden memnun olmama ama ne olduğunu da bilmeme hallerinden beter bir his.- ile dolu olduğunu söylüyor ki birbirine. bir garip hallerle geçiyor bu sene çevremde pek çok kişide. Geçen gün Ekmekçikız ve ben de birbirimize aynı duyguları anlattık. Allah allah dedik, ne oluyor dedik. En son Venüsmüş işte sebebi, bulduk. Haziran ortasında duruyormuş Venüs'ün kımıldanması. Az kaldı, geçecek. Hepimiz için.
YanıtlaSilEsracığım herşeyi planlı yapmaya çalışanlar için cidden hayat çok yorucu ama değişmek de çok mümkün değil artık. En azından bende yaş kemale erdi çoktan:)
YanıtlaSilİnsanlar evet değil mi her gün başka şekillerde çıkıp şaşırtıyorlar.
Nilhancığım temizliği ertelesem çamaşır ertelenmiyor ki canım:)
YanıtlaSilYerden Uzak güzel olurdu sohbet etmek. Benim vazgeçilmezim çay ama sen kahve içerdin:)
YanıtlaSilAnne Kaleminden canım ah o kurallar ah:)
YanıtlaSilEkmekçim işe dönünce dinleniyorum:)
YanıtlaSilÖzürcüğüm her yanımızda o madalyalardan. Sorma.Gidişin fiyakalı olmuş ben anladım seni:) Benzer haller işte.
YanıtlaSilDeep tabi erkekler için olay biraz daha farklı:)
YanıtlaSilDidemciğim ta kendisi:) Biliyoruz ama yapamıyoruz değil mi?
YanıtlaSilElektra demek sebep bu ha. Sabretmekten başka çare yok umarım haziran ortasında düzeliriz. Bu venüs kadınları mı etkiliyor sadece erkekler neden hep aynı.
YanıtlaSil:) Valla erkeklerden de etkilenenleri var. En azından bizim evde bir tane var. :D Karşılıklı bir anlaşma yaptık, bu haller geçene kadar elleşmeyelim birbirimize dedik. :)) Sabır, geçecek diyorlar.
YanıtlaSilHımm galiba bizim evdeki erkekler de bu etki altında ama biz formüle edememiştik:) Akşama konuşmalı.
YanıtlaSilHayatı akışına bırakmak belki en doğrusu ama ne yazık ki biz kadınlar başaramıyoruz bunu...
YanıtlaSilDenizin dibindeki bir kum tanesi olsam da hangi kum tanesiyim,bilemesinler istiyorum.Lakin yüreğimde sevgisi yer etmiş biri,elini suya daldırıp bir avuç kum aldığında,elinde kalan tek kum tanesi ben oluyorum aslında...
YanıtlaSilSevgiyle kal Nehirİda.