Eskisi gibi korkmuyorum karanlıktan. Ne zaman böyle demeye başlasam kapı ardındaki hırkalara şekil verdiğim geceler geliyor aklıma. Uyanıkken kendimi korkuttuğum, uyurken bilinçsizce korktuğum geceler.
Sağdan sola gürültüyle dönse oğlum koşup gidiyoruz odasına. Onun korkmasından korkuyorum. Sabaha pişmanlıkla anacağı suretlerden yorganın altına saklanarak kurtulmaya çabalamasından korkuyorum. Aslında galiba büyürken incinmesinden korkuyorum.
Ödevi vardı hafta sonunda. Okuması gereken bir de kitap. Kitap okuması gerekiyorsa ben de okuyorum aynı kitabı zaten kendisi de bunu istiyor. Neden bilmiyorum. Beraber konuşuyoruz anafikir neymiş, kahramanlar kimlermiş. Bu hafta okuduğu kitap Muzaffer İzgü'nün Ekmek Parası adlı kitabıydı. Muzaffer İzgü onun yaşından daha geç girmişti hayatıma bir yandan hoşuma gitti diğer yandan tuhaf bir suçluluk duygusu kapladı. Fazlasıyla zor yaşamlardan, yaşanan zor ötesi olaylardan bahsediyor olması beni dahi yormuşken onun hayata dair yaşadığı en büyük zorluğun oynarken dizini yaralaması olduğunu düşündüm. Ağır geldi okudukları. Belki de bana ağır geliyor olmasından kaynaklı.
Fanus içerisine hapsedip herşeyden uzak, toz pembe bir dünya resmedip büyütmek gibi bir derdim olmamasına rağmen onca zorluğu bilmesin istedim.
Merhametsiz insan tipinden çok korkuyorum. Başkalarının acsına kayıtsız kalan, her şeyin merkezine kendisini koyan bencil insanlardan da. ama galiba en çok merhametsizlik ürkütüyor. Acıma duygusundan yoksun bir insandan her türlü tehlike gelirmiş gibi geliyor. Oysa inanılan dinlerin hepsi emretmiyor mu merhametli olmayı?
Emek vererek sahip olunan şeylerin ne kıymetli olduğunu öğretmeye çalışırken dışarıda gümbür gümbür dayatılan yaşam. Ne kadar büyürse büyüsün gözümde hep bebek kalacak çocuğum. Ona nasıl öğretmeli bilmiyorum. Dikte ederek sunmuyoruz doğrularımızı. Görerek yaşayarak ta içerisinde yer alarak öğrenmesi için çabalıyoruz.
İnsanları anlamaktan bunca uzak bir anne nasıl başarılı olur bilmiyorum.Daha dün kolikten, gaz sancılarından bahsederken şimdi nelerden söz ediyorum. Bazen anlattıklarını dinlerken gülümsüyorum kızıyor bana 'annekk neden gülüyorsun' diyor. 'Annek demesene' diyorum bu defa da 'ebucuukk' diyor sırıtarak. Ne zaman çok kızsa 'biliyormusun bebekken' diye başlayan cümleler kuruyorum. Bir anda dinginleşip teslim oluyor kendi anılarına. Bazen de 'hayatımda görmedim' diye başlayan cümleler kuruyor 'daha ne yaşadın ki hayatında' diyor sarılıyorum. İstiyorum ki önden gidip yolu açayım. Tıpkı babamın kız kardeşimle bana karı temizleye temizleye açtığı yollar gibi. Açayım, ter temiz yapayım istiyorum yolları.
İstiyorum işte elimde değil...
anne olmak da böyle bir şey olsa gerek :)
YanıtlaSilSen olduğun gibi kal,olduğun gibi davran.İnan ki o yetiştiği evin havasını aklı ve yüreğiyle okadar iyi analiz ediyor ki,ileriye, doğru,iyi ve başarılı adımlarla yürüyecektir.Sevgiyle kal Nehirİda...
YanıtlaSilKendi canından bi parça senin önüne ötene geçiyo ve herşeyin oluyo, bu o kadar güzel ama zaman zaman o kadar korkutucu ki,
YanıtlaSiloysa o bir birey olma yolunda ve sayende güçlü bir birey oluyor o,çok şanslı bi çocuk..elinden geleni yaptığına eminim ama er geç hayatla yüzleşecek onu bi fanusta büyütemezsin.Kendini rahat bırak bu yüzden,herşey çok güzel olacak.
okuyan her annenin anlayacağı gibi öyle iyi anlıyorum ki seni... keşke önden gidip ayağına takılabilecek tüm taşları temizleyebilsek, keşke yoluna çıkabilecek insanları belirleyebilsek. hep iyilerle karşılaşsalar. ama malesef tecrübelerimizi bile aktaramıyoruz illa yaşayıp öğrenecekler... çok etkileyici çok güzel bir yazıydı, eline sağlık :)
YanıtlaSilEbru ne diyim şimdi ben sana?
YanıtlaSiltek katılmadığım yer "İnsanları anlamaktan bunca uzak bir anne nasıl başarılı olur bilmiyorum." burası. ben öyle olduğunu düşünmüyorum.
sanatların en zoru annelik bence
YanıtlaSilevet evet sanat dedim
sanat bence...
değil mi?
canim ne guzel anlatmissin yine...Ebru senin gibi bir annesi oldugu icin Ida cok sansli cok...:))
YanıtlaSilBen çok seviyorum biliyorsun senin annelik yazılarını, tekrar ve tekrar okudum yine kimi satırlarını. Bütünüyle katılıyorum ben de acıma duygusundan yoksun bir insandan her türlü kötülük gelebileceğine ama korkum senin, benim gibilerin çocuklarının merhametsiz olması değil de, merhamet duygusunu fazlasıyla barındıracak olmaları daha ziyade, bu yüzden uyku girmeyecek kimi geceler belki gözlerine, yiyemeyecekler gönül rahatlığıyla önlerinde en güzel yemekler olduğu halde. Bilmiyorum ki hangisi doğru Ebru, bazen yüzeysel, düşüncesiz biri olsa daha mutlu olmaz mı diye düşünmüyorum değil.Ama yapamıyorum işte, gönlüm el vermiyor öyle bir insan yetiştirmeye.
YanıtlaSilBen çok eminim ida'nın en az senin kadar güzel bir kalbi içinde büyüttüğüne. Sahiden ne kadar çabuk büyüyorlar değil mi bir de :(
oyy oyy güzel anne nasılda dökülmüş güzel güzel yazmışsın hissiyatlarını..O yakışıklı için ne umuyorsan hayat ona katmerli katmerli sunsun canım...herşeye değer bu ulvi sevgi:)
YanıtlaSilSırrakalemciğim galiba:) Her şeye bedel bu duygu.Dene bak:)
YanıtlaSilNehire çok teşekkür ederim. Sen hep beni şımartıyorsun sevgiler çok.
İpekböcekciğim ben ayarsızım canım yazıp inanıyorum bazen senaryolarıma. Rahat olmak lazım da ah başarabilene ne mutlu.
Anne kaleminden değil mi ya canım? Yaşayıp görecekler.Dilerim hiç canları yanmasın dilerim hep iyi inasnlarla karşılaşsınlar.
Nilhancığım teşekkür ederim anlayabilsem belki daha az incinirdim diyorum ama bilmem ki canım.
Nesimm kesinlikle sanat hem de tarifi imkansız olağanüstü bir sanat.
Rozerin'in annesi umarım o da senin gibi düşünür çok teşekkür ederim canım.
Esracığım yorulacaklar ve kuşkusuz çok incinecekler ama galiba her durumda merhametsizlikten iyi değil mi canım.Dediğin gibi aslında hangisi daha doğru bilemedim:)Çok çabuk büyüyorlar sen de buna benzer şeyleri aktaracaksın beraber okuyacağız:)
Meyracığım darısı başına canım.
Okurken önce kendimi sonra ise ''Yemin ediyorum kafayı üşüteceksin'' diyen kız kardeşimi duydum. Ama yapma, yapmamalıyız. Bak oğlum 5, kızım 14. yaşlarındalar. Kızıla ergenlik, sınav, arkadaşlıkları falandı derken zaman zaman sorunlar, çatışmlara yaşıyoruz. Ama sana bir şey söyleyeymim Ebru; ne verdiysen onu biçiyorsun. Sevgiyle büyütürsen sevgi alıyorsun. Vicdan ise kendiliğinden gelip konmuş oluyor o küçücük yüreklerine.
YanıtlaSilŞu kitaplar ise ben o tür kitapları pek okutmuyorum açıkçası. Anacığım onlar daha ÇOCUK. Bırakalım sokak çocukları olsunlar, tek dertleri spor ayakkabı, top olsun yahu. Senin yüreğinde ne varsa inan ki onda da o olacak. Yeter ki çocukluklarını kaçırmasınlar, yaşlarından büyük endişeler yerleşmesin yüreklerine. Yalnızca gülsünler. ÇOCUKLARA ÖZGÜRLÜK!
bana da yazmışsın, beni de yazmışsın. ne kadar büyürken benziyor muşuz bir de.
YanıtlaSilve çocuklarımız.. tüm çocuklar. gülümseyerek büyüseler keşke, tebessüm ederek.. korkunun işe yaramadığı çocuklar olsalar.
Özgürcüğüm çok haklısın. Aslında bile bile yapıyoruz birçk şeyi. Ne çok eziyet veriyor oysa bu düşünce tarzı. Rahat olmak lazım ama ben başarılı değilim ne yazık ki.
YanıtlaSilPandoram benziyoruz be canım bilmem mi.