Çok yoğun bir pazardı. Önce kursa gittik. İda kurstan çıkana kadar bir önceki gün akşamdan başladığım Borges'in 'Alçaklığın Evrensel Tarihi' ni bitirdim. Buraya daha sonra döneceğim ama Binbir Gece Masalları'ndan oluşan bölüm ve Kadın Korsan Dul Çing ile ilgili olan bölüm favorimdi.
Kısacık bir alıntı arka kapaktan :
Borges, 1930larda Arjantinde çok satan Critica gazetesinin pazar ekine yazdığı yazıları, Alçaklığın Evrensel Tarihinde biraraya getirdi. Gerçek ile hayalin birleştiği bu yazılarda, yaşamöykülerini bilerek çarpıttığı Keşiş Eastman, Kadın Korsan Çing, Billy the Kid gibi kötü şöhretli kimseleri anlatırken, kurgunun olgudan daha gerçek, daha inanılır olduğunu belirtmeyi hedeflemişti. İlk kısa öyküsü Mahalle Kabadayısının da yer aldığı bu kitabı Borges, 1954te yazdığı önsözde, "öykü yazmayı göze alamayan, dolayısıyla da başkalarının masallarını bozup çarpıtarak kendini eğlendiren utangaç bir delikanlının sorumsuz oyunları" olarak nitelemişti. Buna karşılık kitap, Latin Amerika edebiyatını derinden etkiledi ve yayımlandığı tarih (1935) bu edebiyatın bir dönüm noktası olarak nitelendi.
Borges, 1930larda Arjantinde çok satan Critica gazetesinin pazar ekine yazdığı yazıları, Alçaklığın Evrensel Tarihinde biraraya getirdi. Gerçek ile hayalin birleştiği bu yazılarda, yaşamöykülerini bilerek çarpıttığı Keşiş Eastman, Kadın Korsan Çing, Billy the Kid gibi kötü şöhretli kimseleri anlatırken, kurgunun olgudan daha gerçek, daha inanılır olduğunu belirtmeyi hedeflemişti. İlk kısa öyküsü Mahalle Kabadayısının da yer aldığı bu kitabı Borges, 1954te yazdığı önsözde, "öykü yazmayı göze alamayan, dolayısıyla da başkalarının masallarını bozup çarpıtarak kendini eğlendiren utangaç bir delikanlının sorumsuz oyunları" olarak nitelemişti. Buna karşılık kitap, Latin Amerika edebiyatını derinden etkiledi ve yayımlandığı tarih (1935) bu edebiyatın bir dönüm noktası olarak nitelendi.
Kurs çıkışı bisiklet ve malzemelerinin satıldığı Yiba Çarşısı yakınlarında sıralı mağazalara gittik. Bu arada belirteyim ben kesinlikle esnaftan alışveriş yapmayı seviyorum. Market gibi yerlerden değil. Araba ardına takılan bisiklet taşıma aparatı aldıktan sonra eve dönüp bisikleti aldık. Bağladık bisikleti fındık fıstık nevale derken daha önce hiç gitmediğimiz ama adını çok duyduğumuz Mavi Göl'e gittik. Amaç bisiklet binilecek yerleri tesbit etmekti aslında bu ön geziydi. Önce en yakından başlayalım dedik. Girişte oluşan konvoy şaşırttı bizi. Araçlarla bir noktaya kadar gidilebilir sanıyorduk ama sonradan anladık ki Ankara halkı arabasından uzak olduğu ev yaşamından sıkılmış ve araba içerisinde kapıları açıp nerede durabiliriz diye düşünmüş. Kadınlar araç dışında ve dumandan park boyunca göz gözü görmüyor. Mangal yakmaya gelmemişler. Ortak danaya girmişler ve icabına bakıp eve dönelim demişler. Ben bu kadar çöp, duman ve Ankara havası içeren bir yer daha görmemiştim. Kapılar açılmış son ses kaşık havaları ve inanın dışarıda elinde kaşıklarla göbek atanlar da vardı. Bisiklete binmek şöyle dursun yürümeye yer yok. Yürümek istersen de arabalardan fırsat bulamıyorsun.
İda şaşkın, koca gülüyor, ben de doğa fotoğrafları çekeceğim hevesiyle makinamı kuşanmışım. Ne mümkün. Doğaya ait en ufak bir şeyi bile görmek için 'kardeş az çekilsene be' demek lazım. Parkın en uzak noktasına yürüyüş yapıyoruz orada yer yer bira içen gruplar. Oradn çıkıp bir köye doğru yol aldıktan sonra Arkadaş Kitapevi'nin bulunduğu Nata Vega'ya gittik. 2 Bukowski, 3 Birhan Keskin, 1 Schopenhauer, 1 tane de Paul Auster kitabı alıp eve döndük.
Fotoğraf bana ait değil. Evde kaldı hepsi de. Zaten hiçbirini beğenmedim.
Haftanız güzel geçsin. Bileğim için emg yaptırdım 33'ün altında olursa ameliyat demişti o sonuç 20 çıktı. Acil fizik tedaviye başlamalıymışım yine olmazsa ameliyat.
Dünden aklımda kalan 'oğlan dura dura koç olur kızlar dura dura hiç olur' hahaha. Bu özlü şarkı sözü ile kapatıyorum yazımı.
Ve müzik burada tık
haha:))) e durmayalım madem çıkaralım biz de kaşıkları oynayalım. hiç olmaktan iyidir:P bizim Boğaz kenarı da yaz bahar aylarında aynen böyle olur işte. ha, Ankara Havası çalmaz sanırım. Biz daha bir bir tatlı huzur almaya geldik falan ağır takılıyoruz İstanbulda :D Neyse, kitaplar bari kâr kalmış yanına. İda'da sosyal ortamını tanısın da büyüsün yavrucak. iyidir, gardını alır. Mutlu haftalar sana da. Ve fizik tedavini ihmal etme :))
YanıtlaSil:))) Beceremeyiz sanırım ciddi ciddi döktürüyorlardı. Ah nerede o tatlı huzur almaya geldik parçaları. Tatlı huzurun varsa da bitiyordu:))
SilEtmem umarım ben pek kendime güvenmiyorum söz konusu kendi sğlığım olunca. İyi haftalar sarıldık efenimm
haftasonu heryer böyleydi sanırım. kıştan ve karanlık havalardan bunalan insanlar kendilerini dışarı attılar. ayıptır söylemesi ben izmir'de kordonda gezdim. pek güzeldi :)
YanıtlaSilEh şimdi sen kordon dersen benimkisi hakikaten pek sönük kaldı ama Şuleciğim:) Ne güzel olmuştur kaçamak. Ozan'ı ve seni öpüyorum.
SilA.E.Tarihi borges'in gençliğinde yazdığı öykülerden oluşuyor, Alef'ine göre farklı bir tınısı var. Bu üsluba öykünerek bir öykü bile yazmıştım :)
YanıtlaSilBirkaç gündür aklımda hangi yazındı diye sormak var gelemedim buralara:) Merak ettim ama
SilBi de "oradaki özlü söz" kafası var ya güzel yurdumun insanının, hani eller uzaya çıktı bizimkiler... nanesini hatırlatıyor. Fizik tedavi iyi eder,ameliyata gerek kalmaz umarım, benim bir haftam kaldı bitmesine...N.Narda
YanıtlaSilAh ya ben ıskalıyum hep ne olmuştu ve şimdi nasılsın?
Sil"alçaklığın evrensel tarihi" bir önceki yazı için yaptığın yoruma katkı olmuş. "başkalarının öyküsü" ya da kurgulanmış- yaşanmışlık farkı... bu konuya dönünce konuşuruz burdan ötesini.
YanıtlaSilAnkara baharı ve ankara kalabalığı.... hatta trafiği, hatta eskimiş, pörsümüş caddeleri...
sen Akdeniz baharına layıksın da, kör olası geçim derdi ve kör alışkanlık... karnın nerde doyarsa orası vatanın" diyene ek olrak şunu diyorum:, sevgilin nerdeyse cennet orsı. haksız mıyım Ba(l)cım?
Emekliliğimde bu şehirde olmayacağım Zihni Abi artık bundan eminim. Belki komşu oluruz?haklısın bu şehir aldığı kadar verdi de:)
Silhadi kalk köyümüze geri dönelim.
YanıtlaSilheryer köy bbe canım her yer köye dönülmüyor yaşanan yerler dönüştürülüyor
Silne kadar güzel oralar değil mi
YanıtlaSilben de bayılmıştım
güzel olmuş
fotolar da çok güzel
maviannecim umarım yaza gittiğimde daha çok severim ama hayal kırıklığıydı bu defa
Silben de görmeyi istiyordum ama yazdığın iyi olmuş gitsek de beklentileri küçültüp gitmeli :)
YanıtlaSilkesinlikle öyle yapın canım.
Silah şu ankaranın açık hava mekanı sıkıntısı ahhhh
YanıtlaSilkitaplardan dem vurmuyorum
eritilmesi şart bir yığın var evde...
ama ben galiba çok tembelim :(
çok yakında güzel hediyen var aslında bir defa başladım ama yanlış zamandı sanırım ve tamamlanmadı çok yakınımda hep. Öptüm can
SilHiçbirşeye değil de fizik tedaviye inananlardanım. Seneler önce fizik tedavi ile uçurumun kenarından döndüm.. Umarım sende şifanı bulursun
YanıtlaSilBiz "boş yer yok, heryer tıklım tıkış, haftasonu heryer cehennem" diye diye çocuk bisiklete binsin, dolansın, düşsün dizini yarsın diye istanbul'un bir ucuna taşındık. Ne o site içinde biniyor şimdi bisiklete!
Deryacığım deneyeceğim fizik tedavi ile çözümü ilk olarak ama ben biraz ihmalkarımdır söz konusu kendimse. Bir de izin alma sorunları var ki sorma.
SilÇocuklara uygun yerler bulmak çok zor cidden ne güzel yapmışsınız. keşke biz de yapabilsek.
burda ayrı bir koku var alıcaksın telefonunu notebook u birde açıl açılabilirsen :)
YanıtlaSil