Sayfalar

12.12.2014

Ankara Gri Ben Halsiz.......


Aşk Zamanı ve Arayış ardından Başkanın Öldürüldüğü Gün ile Necib Mahzuf okumasına devam. 2 hafta önce almıştım neredeyse 3-4 raf sırada bekleyen kitap var. Bitirdikçe alayım diyorum ama orada değil de evde beklemesini daha uygun buluyorum.
Politik yazarları çok seviyorum. Politik oyuncuları, sanatçıları da. Aslında kastım taraf olan insanları seviyorum. Kayıtsızca yaşayanlarla alakadar değilim.
Necib Mahfuz da böyle bir yazar bu anlamda alakamı git gide arttırıyorum desem yalan olmaz.
Bugün çizilen yer aktaramayacağım. Vakit yaratmalı bu yazar için. Okunmalı, okutulmalı. 


Sedat’ın öldürülüşünü ve işsizlikle, geleceksizlikle boğuşmaya çalışan nişanlı bir çiftin birbirlerinden ayrılmak zorunda kalışının hikâyesini paralel bir kurguyla aktarır. Elvan ve Randa, evlenmek için gerekli parayı bulamayan iki genç burada, zaten zayıf olan sosyal devletin büsbütün ortaya kalktığı, 70’li yılların sonunda, yoksulluk, geleneklerin baskısı ve seslerini duyuracakları bir siyasal platformun olmayışıyla mücadele edemezler ve sonunda kaybolurlar. Her karakter olayları kendi bakış açısından ve birinci tekil şahıstan anlatır, bu seçim, Mahfuz’un eserlerinde tekrar eden bir tema olarak bireyin varoluşsal çıkmazını vurguluyor. Hayatta kalmanın maddi şartlarını yerine getirmenin neredeyse imkânsız olduğu bir durumda  özgür iradesi sekteye uğrayan birey, kendi “bakış açısı”ndan, ya da gerçekliğin öznelliğinden kaçamaz. Anlatıcının “ben”i romanın karakterleri arasında paylaştırılmıştır ama bu da yetmez, genç Elvan’ın dedesi Muhteşim Seyid, ikiye bölündüğünü hissetmektedir; “zamanın iki ucundaki eski ‘Ben’ ile şimdiki ‘Ben’ karşı karşıya geliyorlar.”   - See more at: http://www.edebiyathaber.net/fatma-cihan-akkartaldan-bir-politik-yazar-necip-mahfuz-adli-yazi/#sthash.JsJhD1or.dpuf
Sevimsiz bir hava var. Biraz da rahatsızlık. Bazen unuttuğum, unutunca çok normal yaşadığım ama ön belirtilerle ürküten, ürkütünce de artan bir atak geliyor gibi yine. Hepsi birbirine bağlı. Can sıkınca artıyor artınca can sıkıcı bir hal alıyor.  Neyse buna teslim olmama kararını güzel şeyler okuyarak uygulamaya çalıştım.
Charles Chaplin çok severiz. Aile boyu. İda zaman zaman açıp açıp izliyor. Bu kaçıncı demek üzereyken de bir anda hep beraber izler hale geliveriyoruz. Bugün güzel bir derleme gördüm. Paylaşayım dedim.
Yazı Büyük Diktatör ile ilgili. Zamanlama  manidar değil mi?
'II. Dünya Savaşı atmosferinde ilk defa bu kadar çarpıcı ve net politik mesajlar taşıyan bir sinema filmi gösterime girer. Film, bir Yahudi berber ve Hitler’in savaş döneminde benzerlikleri dolayısıyla karıştırılmasını konu eder. Büyük Diktatör, sinema tarihinin önemli eserlerinden biri olmasının yanında ilginç olaylara da vesile olur.' (Devamı ve daha fazlası burada tık)
Sedat’ın öldürülüşünü ve işsizlikle, geleceksizlikle boğuşmaya çalışan nişanlı bir çiftin birbirlerinden ayrılmak zorunda kalışının hikâyesini paralel bir kurguyla aktarır. Elvan ve Randa, evlenmek için gerekli parayı bulamayan iki genç burada, zaten zayıf olan sosyal devletin büsbütün ortaya kalktığı, 70’li yılların sonunda, yoksulluk, geleneklerin baskısı ve seslerini duyuracakları bir siyasal platformun olmayışıyla mücadele edemezler ve sonunda kaybolurlar. Her karakter olayları kendi bakış açısından ve birinci tekil şahıstan anlatır, bu seçim, Mahfuz’un eserlerinde tekrar eden bir tema olarak bireyin varoluşsal çıkmazını vurguluyor. Hayatta kalmanın maddi şartlarını yerine getirmenin neredeyse imkânsız olduğu bir durumda  özgür iradesi sekteye uğrayan birey, kendi “bakış açısı”ndan, ya da gerçekliğin öznelliğinden kaçamaz. Anlatıcının “ben”i romanın karakterleri arasında paylaştırılmıştır ama bu da yetmez, genç Elvan’ın dedesi Muhteşim Seyid, ikiye bölündüğünü hissetmektedir; “zamanın iki ucundaki eski ‘Ben’ ile şimdiki ‘Ben’ karşı karşıya geliyorlar.”   - See more at: http://www.edebiyathaber.net/fatma-cihan-akkartaldan-bir-politik-yazar-necip-mahfuz-adli-yazi/#sthash.JsJhD1or.dpuf
Sedat’ın öldürülüşünü ve işsizlikle, geleceksizlikle boğuşmaya çalışan nişanlı bir çiftin birbirlerinden ayrılmak zorunda kalışının hikâyesini paralel bir kurguyla aktarır. Elvan ve Randa, evlenmek için gerekli parayı bulamayan iki genç burada, zaten zayıf olan sosyal devletin büsbütün ortaya kalktığı, 70’li yılların sonunda, yoksulluk, geleneklerin baskısı ve seslerini duyuracakları bir siyasal platformun olmayışıyla mücadele edemezler ve sonunda kaybolurlar. Her karakter olayları kendi bakış açısından ve birinci tekil şahıstan anlatır, bu seçim, Mahfuz’un eserlerinde tekrar eden bir tema olarak bireyin varoluşsal çıkmazını vurguluyor. Hayatta kalmanın maddi şartlarını yerine getirmenin neredeyse imkânsız olduğu bir durumda  özgür iradesi sekteye uğrayan birey, kendi “bakış açısı”ndan, ya da gerçekliğin öznelliğinden kaçamaz. Anlatıcının “ben”i romanın karakterleri arasında paylaştırılmıştır ama bu da yetmez, genç Elvan’ın dedesi Muhteşim Seyid, ikiye bölündüğünü hissetmektedir; “zamanın iki ucundaki eski ‘Ben’ ile şimdiki ‘Ben’ karşı karşıya geliyorlar.”   - See more at: http://www.edebiyathaber.net/fatma-cihan-akkartaldan-bir-politik-yazar-necip-mahfuz-adli-yazi/#sthash.JsJhD1or.dpuf

2 yorum:

  1. Okunacak yazarlar arasında aklımda olan ama bir türlü daha okuyamadim. Ilk olarak hangi kitabından başlamalı? Bir öneriniz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Arayış derim gerçi hepsi de saracaktır ama epeyce kitabını aldım sıradan gidiyorum :)

      Sil

Siz ne dersiniz?