Sayfalar

18.05.2009

Demli Çayım ve Hoş Bir Pazar


"İnsan bir kuşatılmışlık, kıstırılmışlık, çaresizlik içinde kıvranıp farklı duygular yaşarken, zihin her şeyi yeniden biçimlendirip programlayabiliyor. Bu tür ruh hallerinde öyle bir an geliyor ki, düne kadar insana çok önemli görünen şeyler giderek önemini kaybedebiliyor"
Birkaç saatliğine dışarı çıkmam gereken bir pazar. Halletmem gereken işe kısacık bir zaman ayırdıktan sonra kendimi Kızılay'ın yürünemeyecek kadar kalabalık sokaklarından ittirerek Dost Kitapevinin karşısında bir binanın ikinci katına saklanmış Kurgu Cafe'ye atıyorum. Duvarlarda inanılmaz resimler. Dışarıdaki keşmekeşten çok uzak, sessiz, sakin. Oturanların hepsi birşey okuyor. Çaylarını yudumlarken.
Raftan seçtiğim kitabın önce arka kapağını okumaya başladım. Çocuk işçilerle ilgili araştırmalar yapan bir kahramandan söz ediyor. Bazen okunulan bir cümle bir kitabın okunma nedeni haline gelir ya kapakta; "Sorun çocuğu çocuk, kocayı koca, tehlikeyi tehlike, aklı akıl, utancı utanç, vicdanı vicdan olmaktan çıkaran dürtünün ta kendisinde" diyordu. Masama geçtim karıştırmaya başladım. Çamaşır yok makinadan çıkartılıp asılmayı bekleyen, masa yok toparlanmayı bekleyen, tozlar yok süpürmemi bekleyen:) Çayımı yudumlayarak okumaya başladım.
Cafe'nin sahibi arada "nasılsınız" der gibi (aslında dedi de sanırım) kafasıyla selam verip gülümseyip kitabına dönüyordu. Sonra "şuan okuduğunuz kitabın yazarı yan masada isterseniz imzalatabilir, sohbet edebilirsiniz" dedi. Çok çok yıllar önce Ahmet Telli'ye bir kitap imzalatıp sohbet etmem ardından hiçbir şair veya yazarla tanışmayacağım diye karar almıştım. Çok kibardı kıramadım. "tabi olur" dedim. Kitabını imzaladı biraz da sohbet etme şansım oldu. Sohbetten ziyade sayfaları çevirdikçe, ilerledikçe anlatımının duruluğu hoşuma gitti. Hoş imgeler, kurgular içerisinde olabildiğince sade bir anlatım.
Eskiden İmge'de, Arkadaş da arka tarafta bahçe vardı banka oturup kitabınızı okurdunuz. Şimdi azalıyor böyle yerler. Kitaplar markette satılan makarna poşetleri gibi görünüyor. Jelatininden çıkartıp matbaa kokusunu alamadan kasanın önünde buluyorsunuz kendinizi.
Bu kitapla eski bir zevki yudumladım demli çayla. İster al, ister alma oku ve dilersen bırak tekrar diyen bir ortamda. Ee tabi çay parasından kazanması lazım o kadarı olmak zorunda:)

5 yorum:

  1. Kıskandırdın beni şimdi, çatır çatır çatlattın:)

    hele şu anlatımın yok mu, hemen kalkıp ankaraya gelesi geliyor insanın. yolum düştüğünde kesin, yazdım bir köşeye.
    ama bana bir yazar denk gelir mi o da bir şans.
    benim de buna benzer birkaç olay yaşamışlığım var da, senin kadar akıcı anlatamayacağımdan, cesaret edemem:)

    YanıtlaSil
  2. Cok merak ettim Ahmet Telli'yle ne oldu diye... Ben de onunla tanistiktiktan sonra ayni yemini etmistim de... Ahmet telli'ye ait cok ozel bir yetenek mi var acaba...

    YanıtlaSil
  3. Zihni Abi tanımasam seni inanacağım dediğine. Akıcı anlatmak konusundaki yeteneğini bilmeyen birine mi diyorsun bunu:)
    Eleştirel Günlük kesinlikle yetenekli Ahmet Telli. Onu seven sadece şiirlerini okusun yeter.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba... Eleştirel Kardeş'in oradan yolum düştü buraya...

    Gerçekten de yazar çizer taifesiyle şahsen tanışmanın gereği olmadığı gibi, yaratacağı düşkırıklığı da çoğunlukla kaçınılmazdır. Ahmet Telli'yi tanırım yıllar öncesinden, ben aynı örneği veremiyorum ama verebileceğim örnek çoktur. Hepsi de istisnasız gülünesi acıklılıktadır. Bence selülozik ilişki yeter!

    YanıtlaSil
  5. Hoşgeldiniz Metin Bey;
    Esnaf kimlikleri sanatçı kimliğinin önüne geçiyor. Kesinlikle hayal kırıklığı.
    Zihni Abi ve eleştirel günlük sayfalarından çok keyif alıyorum eminim sizin sayfanızdan da alacağıma.

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?