Sayfalar

21.06.2009

Zamanı Kilitlemek


Her yıl bu aylarda (sonbahara kadar) garip bir öfkeye bürünürüm. O öfke başka bir yanındadır benliğimin. İsmini bilirim, nedenini bilirim, sonuçlarını bilirim. Hayatımın başka yanlarına değdirmeden yaşatırım. Bazen unutarak ama hep daha büyük hatırlayarak.
Ankara dan başka hiçbir kente ait değilim derdim. Oysa bir zamanlar kendimi ait hissettiğim bir yer vardı. Oraları hatırladım bugün. Hatırlamakla kalmadım özledim.
Köyü olmayan bir köylüyüm. Bugün kendime hep bunu dedim. Bahçesinde çeşit çeşit çiçekler, ağaçlar olan bir evde saatlerce yıldızların altında oturduk. Çayımı yudumlarken çocukluğumda babamın köyünde yaptıklarımı hatırlayarak hoş saatler geçirdik. Halam anlattıkça hatırladım hatırladıkça bir köyü ne çok özlediğimi anladım.
Denizi sevemedim hiç. İzmirli biriyle evlenmiş olsam da. Tatil denince aklıma deniz en son gelir.
Ben köy özledimmm.
Bildiğiniz köy ama tatil köyü değil:) hani ineklerin akşam üzeri çobanlarca eve getirildiği, samanların üzerinden yumurtaların toplandığı, yufka ekmek pişirilen köy. Evin içinde musluk olmayan, kovalarla su getirilmeye gidilen köy. Hani akşamdan mayalanmış peyniri sabaha gıcırdatarak yemeye çalıştım köy. Babamın köyündeki evde çatı yoktu. Kerpiçti . Damında uyumak için, yemek yemek için ısrar ederdim. Mutfağın üzerinde kocaman bir baca vardı o bacadan bakıp mutfağı görürdüm. Evin içi, yerler topraktandı. Bir ev sulanarak süpürülürmüş ilk kez orada görmüştüm. Ot bir süpürgeyle. ne güzel kokardı sulanmış toprak. Hem de evin içinde.
Hayatımda öyle güzel yeşil soğan yedim mi bir daha bilmiyorum. Koşa koşa elimde yufka ekmekle bahçeye girer kopartır ekmeğin arasına koyar delice yerdim. Babaanneme hayrandım bembeyaz saçlarının kınayla kızıllaşmış haline. Alnının ortasındaki mavi dövmeye... Ne zaman orada kalsam Kürtçe anlamaya başlar eve dönünce unuturdum.
İdare lambasıyla inek sağmaya gittiğimizi bile hatırlıyorum. O lambanın içindeki gazın kokusu bile hoşuma giderdi. (Belki evde elektrik vardı ama ahırda yoktu)
Şimdi nerden çıktı, nerden aklıma geldi derseniz bugün halamın anlattıklarından. Benim unutmaya yüz tutmuş köy yaşantımdan.Hep misafirdik ama oraya ne çok aittim. Ölesiyle korktuğum böcekler bile bugün korkutmuyor beni. O damda yıldızların altında uyumak istedim bugün. Mısır püskülünden saçları olan bebeğimi istedim.
Not: Emekli olunca bir köye yerleşeceğim.

7 yorum:

  1. çocukluğumun yazlarını köyde geçirdim.

    delikanlıydım. dedemle nohut tarlasından dönüyorduk. evin önünde bizim eski toyota'yı gördüm. babamlar gelmiş. babam deprem olduğunu söylemişti. anlamamıştım. meğer ben köydeyken bütün düzce (hatta marmara) yıkılmış.

    o yaşta, "köylü"yü, "köy"ü anlamaya çalışıyordum.

    tolstoy romanı gibiydi köy.

    ama birbirini vuranlar vardı. su kavgaları vardı.

    benim çocukluğumda bile.

    10-15 yıl öncesi hepi topu, benim çocukluğum.

    çilek, kiraz ve vişne vardı.

    harman vardı.

    sabah kalkıp dağa çıkardım, pınardan su içen kartalların uçurumdan süzülüşünü izlerdim.

    her sabah beni beklerlerdi.

    kurt inlerine girerdim.

    öldürdüğüm tek hayvan, bir yılan olmuştu.

    "kaba" insanlardı. ama birbirlerine "selam"ları vardı.

    kapılar kilitlenmezdi.

    not: emekli olunca ben de bir köye yerleşeceğim.

    YanıtlaSil
  2. Ne guzel bir yazi olmus. Simsicak...

    Damda yıldızların altında uyumak arzusunu hic unutmayacagim valla... Her ne kadar koyde degil Izmir'de bir eski Yunan evinin taracasinda yatardim ama damda yıldızların altında uyumak heryerde guzeldir dedirtirdi...

    YanıtlaSil
  3. Shere Khan bizim zamanımızda diye başlayan cümleler kuracağız biz de değil mi:) Köyde kaçırılma korkusu olmadan oynar çocuklar (şimdi öyle mi bilmiyorum)
    Nohut tarlasına ben de gitmiştim ama çok fena değil mi:) Tuz ne yakar elleri, kolları:)

    YanıtlaSil
  4. Elestirel Gunluk aslında bunun başında -1- yazıyordu bir de eşimin ailesinin köyüne gittiğimde hissettiklerim, yaşadıklarım var onu da eklemeyi düşünmüştüm.
    Köyde kalıcı bir yaşamım olmadı hep misafir olarak gittik ama bir gidince yaz tatili boyunca kalırdım. "Köylü olmak, köyde yaşamak" neden bilmiyorum ısrarla saklanan bir gerçeğe dönüşüyor insanların hayatında ama ben çok şey öğrendim ve hala çok seviyorum.

    YanıtlaSil
  5. Bu arada damda uyumamdan halam çok çekmiş:) Sen uyurdun düşer mi uyanır mı diye doğru düzgün uyumaz başını beklerdim diyor:)

    YanıtlaSil
  6. Dikenler batar filan ve biz bisküvi çocukları çorap geçirirdik ellerimize :)

    Babannem bakar ve gülerdi.

    Ruhu şad olsun.

    Kendi çocuklarım da kırlarda gezip yaş nohut yiyebilsinler isterim, o zaman "Bizim zamanımızda..." diye anlatacak çok şey olmaz herhalde :)

    YanıtlaSil
  7. Şiişşşşttt, denizime laf dedirtmem:)

    ama köy deyince bendeniz de biraz durup düşünürüm.
    köy dedin de şu ÖZETİM biraz özetliyor bunu. Aslında mahmut makal'ın "bizim köy" romanının adını duymadığım zamanlarda "bizim köy" diye bir kitap yazmayı hayal etmiştim. Sonra birileri benden önce davranmıştı. Olsuun, benim anlatacaklarım daha farklı idi.
    Şu an bile gündemimde var bu konu da, hatta çapı daha da genişlweyen bir konu haline geldi.
    Şu çocukları okutup da iş hayatımı sona erdirdiğim gün başlarım inşallah.
    Hoş bir yazıydı Ebru Bacım:) (her zamanki gibi)

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?