Sayfalar

8.02.2011

Tembellik


“Halkın, ekmeğini kazanmak için harcadığı zamandan başka zamanı yoksa, yazık. Ekmeğini sevinçle yiyebilmesi için de zamanı olması gerek. Yoksa, uzun süre kazanamaz olur ekmeğini. Halkın çalışmasını isteyen şu adaletli ve iyiliksever Tanrı, onun dinlenmesini de ister. Doğa da halkın aynı zamanda çalışmasını ve dinlenmesini; didinmesini, aynı zamanda da haz duymasını ister. Çalışmaya karşı duyulan tiksinti, yoksul insanları çalışıp didinmekten daha çok bunaltır.“
Rousseau

Tembellik der demez aklıma 2 isim gelir biri Kedi Garfield diğeri teyzem:) Kedi Garfield elbette bir çizim onun devam ettirmek zorunda olduğu bir yaşam yoktur. Yetişmesi gereken yerler,durumlar yoktur. Harekete geçememekte üzerine yoktur bilirsiniz. Fare peşinde koşmaktansa onlarla uzlaşır. Aslında kedi Garfield önemli bir simge. Çalışmanın, kapitalizmin kurallarının karşısında mırıldanarak duran bir simge.


Gelelim teyzeme. Teyzem de bir simge. Nasıl olmuşsa bir dönem SSK'lı olarak çalışmış ama son 10 yılını isteğe bağlı SSK primlerini büyükbabama ödeterek geçirmiş ve sonunda emekli olabilmiştir. Her ortamda, her kalabalıkta onun ayakları mutlaka uzatılmıştır bir yere. Öğlen kalkar kahvaltısını yapar ve sözgelişi 16'da biri ile görüşmesi varsa saat 17-18 arası kendini hiç incitmeden,yormadan gider. Bembeyaz olmuş saçlarını kuaföre gitme zahmetinden kurtulmak için kısacık kestirmiş ve boyatmamıştır. Teyzem sık gelmez bize. Geldiği zaman evin içerisinde sürekli var olan hareketten yorulduğunu söyler:)

Biz hızlıyken de durağanken de hayat devam eder. Hareketsizken yorgun olanları anlamakta çok zorlanırım.

Geçtiğimiz hafta sürekli olarak dinlendim. Öyle çok dinlendim ki (mecburiyetten) yoruldum:) Temizlik yapmadan, oradan oraya gidip gidip gelmeden, o koltuk senin bu koltuk benim devrilip devrilip uyumaktan yoruldum.

Şimdi vücudumu yeniden disipline sokmaya çalışıyorum. Meğer ne kolay alışılıyormuş tembelliğe.

Önümde klasörler parmak uçlarımla bir kenarından dokunup şöyle bir göz atıyor sonra tekrar kapatıyorum:)

Sağa sola dönüp belimi kütletiyor -offff çok yoruldum:)) diyorum.

Gelip geçici bu biliyorum. Gelmeli ve geçip gitmeli aksi halde bizim ev beni de yoracak:)


Tembellerce değiştirilmiş bir La Fontaine masalı;
Karınca yine deli gibi çalışmış o yaz; dere tepe gezip kış için yiyecek depolamış. Ağustos böceği ise yine dalgasını geçip şarkılar söyleyerek çiçek çiçek gezip eğlenceye vurmuş kendini... Sonra kış gelmiş. Karınca tam biriktirdiklerini yemeye koyulmuş ki kapı çalmış: İki dirhem bir çekirdek Ağustos böceği... başında şapka, elinde bavul... "Hayrola" diye sormuş karınca... "Paris'e tatile gidiyorum, bir isteğin var mı" diye sormuş bizimki... Karınca öfkeyle, "Tek bir ricam var" demiş, "Söyle o La Fontaine denen madrabaza, bir daha öyle poposundan masal uydurmasın..."

14 yorum:

  1. Ben dinlenmedim ama öyle bir tembel havadayım ki; şuan acil yetiştirmem gereken bir işim var. Kaçmak için bloglar arasında gezip duruyorum...

    YanıtlaSil
  2. Aslında ben de hastayken de işe geldim sadece 1 gün evde kaldım ama eşim saolsun evde beni bol bol dinlendirdi:)
    Bloglar ah sorma işleri kim yapacaksa.

    YanıtlaSil
  3. Dinlenmek haram bizim gibi çalışan kadınlara, hafta sonu bile dinlenemiyoruz:((

    YanıtlaSil
  4. garfield'ı zaten severim, teyzene de bittim bayıldım hatun:) bak bugün öğrendiğim bir cümle var, bir arkadaşımdan duydum ama o da birinden alıntıladı "aylağın boş zamanı yoktur":)))

    YanıtlaSil
  5. Ballı Lokmam alışmışız tempoya durunca da olmuyor:)

    Kediciğim harikaymış:) Teyzeme söyleyim. Teyzeme desen ki mesela ya şu konuda bir yardım etsen ne bileyim annemi hastaneye götürmesini filan isteriz der ki hastaneye bıarakırsanız olur:))) Ya kadın zaten gideriz o zaman deriz. Alemdir. İdadan bile bir şey ister mutlaka bi su versennnn, bi çay yapsanız içsekk sürekli ağzı laf dolu:))

    YanıtlaSil
  6. masalın bu versiyonunu da duymamıştım valla günümüze en uygunu da bu olsa gerek :))

    YanıtlaSil
  7. La Fontaine ne yapsın zavallı adam!
    "gelinim sana diyom gızım sen anna" hesabı.
    eleştiri için direk özne ile cebelleşmek kolay mı bu bencil dünyada!
    ya da bir kusuru başkasının sırtında görmek kolay olduğunu düşündüğünden olmalı
    yaşasın tembellik hakkı.
    kapitalizm servete asla doymaz. çalışkanlık doğanın entropisini dizginleyebilmek içinse anlamlı, birileri zengin olsun idye ise, enayilik yerine tembellik daha onurluca bir iş

    YanıtlaSil
  8. Teyzeni tebrik ediyorum:) ben hiç yapamadım sanırım doğama aykırı:)) Canı tez olunca işler hemencik yetişsin istiyor insan ama son durumda ben eminim daha yaşlı olacağım teyzenle aynı yaşa geldiğimizde.

    YanıtlaSil
  9. hikayeye güldüm bayıldı. annemin buzdolabı üzerinde şöyle bir yazı vardır
    '' Tembellik o kadar hızlı ilerler ki çok geçmeden fakirlik onu yakalar '' diye.Bazı insanlar hoş hayatlarını tüm o tembelliklerine rağmen pek güzel idame ettirirler ama bence onlar çalışmanın keyfine varmamış olanlardır.

    YanıtlaSil
  10. Teyzen gibi olmak isterdim vallahi. Canı tez oluyoruz da noluyor. madalya mı takıyorlar. kadir kıymet bilen mi var?

    YanıtlaSil
  11. Yahu Ebru, çalış çalış nereye kadar?
    Biraz da dalga geç işte!
    :))

    Not: şaka yapmıyorum, sahiden dalga geç. :)

    YanıtlaSil
  12. Yok yok teyzem gibi olmak istemezsiniz ben eminim zaten olamazsınız da o kadar üşengeçki evlenip çocuk yapmadı. Şimdi bizde çocuklar var istesek de olmaz.
    Kedi yapabilir sadece tembellik.

    Bugün cidden fena halde kaytardım o kadar ki sandalyemdeki sırt yastığını masaya koyup kestirdim bile bir ara:))
    Yaşasın tembellik.

    YanıtlaSil
  13. :) Bezgin Bekir vardı bir de...
    Koltuğu ile taşırlardı bir yerden, bir yere:))
    Ama bazen tembellik inanılmaz güzel bir lükstür hayatımızda...

    YanıtlaSil
  14. Ve kısa sürede teslim alabiliyor:)

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?