Sayfalar

28.11.2011

Sigorta Teli, Depozitolu Şişe

Sigorta teli diye bir aparat vardı eskiden evlerde. En kolay ulaşılabilecek çekmecede dururdu. Olur olmadık anlarda atardı sigortalar. Bazen daha kalın teller sararlardı ki geç atsın:) Ne garip oysa güvenli değil midir sigortanın atması. Böylece voltaj yüksek bile gelse evdeki elektronikler zarar görmez. Babam da kalın sarmıştı bir defasında. Kalın sarmak dedimse sanırım olması gerekenden bir sıra daha fazla sarmaktı. Evdeki televizyondan ses gelmez olmuştu. Görüntü vardı ama ses çıkmıyordu. Radyoyu televizyona bağlamıştı. Görüntü gayet normal ama ses radyodan çıkıyordu.

Vakti zamanında bira şişesindeki estetik dikkatimizi çekmişti. Renk renk mumlar alıyor damlalarla mumluklar yapıyorduk. Mavi,kırmızı,beyaz mumlar. Damlaları izlemeye onları damlatma çabasına nasıl da tutkuyla bağlıydım anlatamam:) Her akşam bir adet mumluk yaratıyorduk. Mumluğu yaratmamız için gerekli ham madde olan bira şişesini ise Özgür sağlıyordu her defasında:) Durmaksızın bira içiyor depozitolu o şişeleri bize veriyor mumluk yaptırıyordu:) O kadar çok olmuştu ki duvar dibine sıra sıra dizmiş bakıp bakıp gülmüştük. Oysa depozitolu o şişeleri sırayla ziyan etmiştik:)

İlk olaydaki kıssadan hissem (kendim içindir) şudur ki; tellerin standardı var ve onların ayarlarıyla oynarsanız voltaj yüksek gelirse devrelerde sorunlar meydana gelebiliyor. Tıbbi bir teşhis değil biliyorum.Ama ben o tellerle çok fazla oynadım:) Sardıkça sardım üzerine. İncelmiş olan yerlerine ilavaler yaparak güçlendirdiğimi sandım. Atmalıymış, atması sağlıklıymış yoksa görüntü tamam da ses neremden çıkardı onu pek bilmiyorum:)

İkinci olaydaki kıssadan hisseyi hala çıkartmış değilim ve hala mumla oynamayı seviyorum, bira şişsesindeki estetikten sonra şarap ve rakı şişesinin de gayet güzel göründüğünü keşfettik:)

26 yorum:

  1. :) Ben son derece klass ve bir o kadar da soylu bi hatun olduğum için hiç boş bira şişesiyle falan uğraşmadım. Direk annemin çeyizindeki kristal şarap kadehi takımıyla aynı mumluklardan ürettim. Ne yazık ki bizim zamanımızda sanata ve sanatçıya gerekli destek sağlanmıyordu:( Bugün Paris'te, Londra'da sergilerim açılmıyorsa bilin ki tamamen annem yüzündendir.

    YanıtlaSil
  2. Günaydın,paylaşımçok güzel ve özellikle şarkı tek kelimeyle harika...tşkler...

    YanıtlaSil
  3. Görüntü var,ses yok ikilemini bırakıp,yüreğine kendi gözlerinle sevgiyle bakabilmeyi öğrendiğinde,büyümeye ilk adımlarını atmış oluyorsun...
    Yazın sabahıma tebessümle girdi,sevgiyle kal Nehirİda...

    YanıtlaSil
  4. güzel benzetmeler eline sağlık. ayrıca klişe olacak ama beni biraz çocukluğuma götürdün sahi ya sigorta telleri vardı dedirttin gülümsettin sabah sabah teşekkürler..

    YanıtlaSil
  5. ben seher biraz önce ismim yazmayı unuttum sanırsam:)

    YanıtlaSil
  6. Memleketimin insanı, (ben de dahilim buna) ne yapsın voltaj denen zıkkımı düzenli veremeyen bir ülkede yaşıyorsa. Odalgalanma sırasında sürekli atan sigorta sebebi ile ikide bir fincan mı alacak? (fincan denir o tel sarılan sigortaya) Çık in, tel sarmak da dert. Bulmuş çözümü kalın sarmış. Ha, bu arada elektronik eşyalar ne hale gelir o başka mevzuu. Onun için, sen de sürekli oynayan akım karşısında ne yapacaksın, mecburen kalın sarmışsın.:)) Hepimiz kalın sarıyoruz, bir sen değil.
    Kafa güzel olmadan kaldırılmaz o voltaj. Kafa illa güzel olarak. Bira şişesi, şarap şişesi fena durmuyor. Diğerleri de iyidir. Boşalt gitsin.:)

    YanıtlaSil
  7. İki ayrı konu ancak bu kadar isabetli buluşturulabilir; dahisin sen:)
    elektirk ile duygu frekans bakımından oldukça benzeşir. elektirkte frekansı dijital olarak ölçebiliriz de, duygu frekansını ölçebilmek için nobel ödüllü Alexis Carrel'i okumak gerek. "insan denen meçhul" kitabında önermişti çok eskiden. günümüzde onoktada olamadımız için, Ebru ne yapsın, "yerine koyma metodu"yla bir problemi çözüyor:)
    O eski sigortalara gelince, artık günümüzde ototmatik mağnetik sigorta kullanılıyor ki, fazla tel sarmanıza gerek yok, cihazlardan geçmesi gereken akım miktarını önceden tespit edip, uygun sigorta takabilirsiniz.
    Duygu sigortası da günümüzde otomatik konuma ulaştı. Örneğin, evde, işte, sokakta, aşırı şarj olan duyguyu, aynı frekansta buluşabilen "sanal dost"larınla farklı paylaşabiliyorsun. bu bir kazanımdır. kendinden birşeyler katıyor, başkasından birşeyler alıyorsun ve Psikolojimiz regüle edilebiliyor. Bir de duygu grafik ile gösterilibiliyor.
    (karşınızda gerçek elektrik-elektornikçi konuşuyor ne haber:))

    YanıtlaSil
  8. senin babanın da benimki gibi zihnisinir projeleri varmış :))) bizim taaa yıllar önce kapağını açınca çöp kovası çıkan dolabımız vardı. plastik kovamız, dolaba don lastiğiyle tutturulmuştu ama gayet kullanışlıydı :)))

    YanıtlaSil
  9. ha ha...sabah sabah iyi geldin, beni çocukluğuma ışınladın:)Bizim evde alkol tüketilmezdi, ama komşu evde tüketildiğinden sanatsal yönümü kapıya koydukları boş şişeleri araklamak suretiyle geliştirdim hayır diğer çocuklar depozitoyu paraya çevirmek için araklar ben mumluk yapmak için:) yapar yapar bodruma saklardım:) delimiydim neydim bilmiyorum :) ve tel sarma hadisesinden kaç defa ölümden döndüm acaba:) sevgiyle

    YanıtlaSil
  10. Deli Deniz:) Güzel oldu bu isim be:)
    Sendeki yetenekler köreltile köreltile insanlık suçu işlenmiş ama kalanlar bile 2 insan kapasitesinde be kuzum.

    YanıtlaSil
  11. Teşekkür ederim Ekrem o kadar pozitifsin ki her seferinde gülümsemeyle okuyorum yazdıklarını.

    YanıtlaSil
  12. Sevgili Nehire senin de sakinliğin esir alıyor. Sanki kızmazsın sesin yükselmez hiç. Öyle yapıcısın teşekkür ederim gülümseme bıraktıysam.

    YanıtlaSil
  13. Oyyy Seherim gelmiş yıllara meydan okuyan canım arkadaşım.
    Çocukken herşey daha güzeldi di mi?
    Kuzularını öp benim için.

    YanıtlaSil
  14. Ah Yoldaş konuştuğum kadar içsem alkolik olurdum:) İçtiğim en fazla 2 kadehtir. Ben şu sıra sürekli ilaçlarla türkülerle kafa buluyorum.
    Aslında galiba benim kafa hep güzel:))

    YanıtlaSil
  15. Zihni Abi harikasın:) İşin uzmanı da olunca ee bir de duyguların da uzman olunca işte budur. Devrelerde hasar varsa da orada da kertenkele gibi onarıyoruz kendimizi. Neticede mükemmel donanıma sahip varlıklarız değil mi ya?

    YanıtlaSil
  16. Anne Kaleminden o kadar güldüm ki yorumuna o kova gözümün önüne geldi:) Babanı kutlarım. Babalar amma yetenekliymiş cidden.

    YanıtlaSil
  17. Dilekciğim özel günler dışında bizde de tüketilmezdi. Babam bazen içip gelirdi nadiren o ayrı bir yazı konusu not ettim aklıma:)Öğrenci evlerinin vazgeçilmez aksesuarı değil midir o mumluklar. Sonra para ağır basar vazgeçersin:)
    Deniz demiş ya ziyan oldu sanatsal yönümüz:)

    YanıtlaSil
  18. kuzum, insanın ruhsal enerjisinin yüksek olması iyi birşey ama yaşla veya hastalıklarla beraber bedensel enerji bu ruhsal enerji fazlalığını karşılayamaz hale geliyor. bedenine biraz izin ver ve iyi davran. anladık için kaynıyor kıpır kıpır ama kaportayı da çizdirmemek lazım.

    YanıtlaSil
  19. Bakış açını yirim seninnnn
    Hani içiyorum sanmayasın kaportayı çizdirdim sorma rapunzel halim dahi kurtaramaz:))

    YanıtlaSil
  20. ESKİLERE götürdün ebni
    gerçekten de sigorta telleri vardı ve zihni sinir icatlar yapılırdı eskilerde
    mum eritme olayı da güzel bir ayrıntı
    :)))

    YanıtlaSil
  21. Sigorta telini sardıktan sonra en dibine de para koyardık hatırlarsan. Nedenini ben de hep düşünmüşümdür. Duyun değmesi gerektiği yere kolay değmesi içindi galiba.İlk olaydaki kıssadan hissen herşey bizim düşündüğümüz gibi değil, her hastalığın aynı olmadığı ilacın hastaya ayarında ve usulünde verilmesi gerekliliği gibi bir sonuç çıkıyor bence.İkinci olayda ise her mum (ışık kaynağı) çevresini aydınlatmak için kendini nasıl da feda ediyor sonucu çıkıyor değil mi?
    Çok yerinde bir kıssadan hisse arayışıydı, keşke hep bunu yapabilsek. sevgilerimle tontini.

    YanıtlaSil
  22. Ne güzel olmuş bu paylaşım..

    YanıtlaSil
  23. Mavi Anneciğim şimdi herkes herşeye daha kolay sahip oluyor ve gittikçe kıymet bilmez oluyoruz sanırım.

    YanıtlaSil
  24. Tontiniii evet ya para olayı da vardı bak orayı unutmuşum:) Teşekkür ettim. Sarıldım.

    YanıtlaSil
  25. Mavi Tutku teşekkür ederim:)

    YanıtlaSil
  26. İyi ki de sarmışsınız tel tel üstüne ki böyle güzel şeyler okuyabilmemize vesile olmuş bu durum. :)
    Bu eski sigortalarda her atılan tel seferinin bi kat daha akımı attırdığını biliyorum. Böylece daha yüksek bir akım dolaşmış oluyor elektroniklerde, görüntü var ses yok durumuna sebep... :)
    Ama sizin incelmiş olanların yerine attıklarınız birikmiş, birikmiş, birikmiş "hissedilen" o ki... :))

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?