Sayfalar

22.04.2012

Bir Türkü, Azcık Öykü

'İçin için dans etmek ne tuhaf bir şeydir bilemezsin. Kimselere fark ettirmeden dans ederdim ben... İçimden. Tek başıma.
Ah hadi söyle bana, ölünce içimdeki şarkılara ne olacak benim? Onca şarkı, onca melodi, onca ritim? Diyelim ki yarın ben öldüm, şarkılar da ölür mü benimle? Yapma doktor, bir şarkı hiç ölür mü?
Peki doktorcuğum şu fikre ne dersin; ben ölünce içimdeki şarkıları sen al. Evet hepsini alabilirsin.Sözleriyle, melodileriyle, ritimleriyle, hatta istersen sırlarıyla birlikte veriririm sana.
Nasıl olacak der gibi bakma öyle lütfen. Sana en değerli şeyimi bırakıyorum. İçimdeki şarkıları.'

(Deli Kadın Hikayeleri-Beni öldürmek isteyen muhteşem hayat adlı öyküden alıntı ve o öyküde aşağıdaki şarkıdan -aşkı sabote eden şarkı-diye söz ediyor)



Voltaire'nin 'söylediklerinize katılmıyorum ancak onu söyleme hakkınızı ölümüne savunurum' sözleri geldi aklıma. Bu akşam Ahmet Kaya'nın hayatını anlatan bir belgesel izledik. Yukarıdaki öykü ise dün geceye ait. Yazdım yazdım sildim. Sonra da Musa Anter geldi aklıma 'Kürtçe ıslık çalmak' suçundan gözaltına alınışı. Aklıma iyi şeyler de gelsin istediğimden sildim belki de. Büyütmeye çalıştığım çocuğum sadece bizim hatırladıklarımızı bilsin ve üzerine yenileri eklenmesin istediğimden. Var mı ümit? Galiba herşeye rağmen var....

2 yorum:

  1. Ümit sadece bir insan ismi gibi geliyor bana artık.

    YanıtlaSil
  2. Son dönemde yaşadıklarımdan sonra,
    Ben öldükten sonra ardımda ne kalacak hiç umurumda değil artık. İçimde ki şarkılarla beraber yok olup gideceğim.
    Ümit? Cevabım yok. Ama umursamazlığa giden yolun ışığı göz kırpıyor ya bana zaman zaman işte o zaman çok korkuyorum Ebru. Onu da taze tutamadıktan sonra ne halt edeceğiz şu iki ucu ... dünya da.
    Bu arada hediye gelen kitabı öyle bir yazmışsın ki kıskanmamak gerçekten namümkün, Guguk Kuşu haklı hayatım. Sevgiler...

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?