Sayfalar

2.11.2012




Hafta sonu için plan yapıyorum. Sonra yetmiyor saat. 

Şimdi bu cümleyi şöyle toparlayacağım zira gerçek içerik yukarıdaki cümleden anlaşıldığı kadar havalı değil. Havalı derken bile iyi geliyor peh. Hafta sonu için plan yapıyorum, cuma akşamdan çamaşırları yıkasam geceden çamaşırlığa assam, onlar kurumuş olursa cumartesi akşamdan yenilerini asarım. Pazar günü ütülenmiş ve kaldırılmış olur mu? 
Pazar sabah biraz geç kalksam kahvaltı ardından temizliğe girişsem ne zaman dinlenirim falan filannnn.....

Bugün biri ile tanıştım. 17 yaşında bacağı kesilmiş kanser hastası olan oğlunun ölümünü evde bekleyen bir baba. Göz göze gelmeden konuşuyor. 'uyuyamıyor ağrıdan, doktorlar yapacak bir şey kalmadı evde bekleyin dedi gönderdi bekliyoruzzz......sadece isteğim uyumasını sağlamak, rahat uyumasını sağlamak' (Not:hastalar için tasarlanmış koltuklardan aldı)

Ne tuhaf şey yaşamak! İçerisinden derin derin manalar çıkartmaya filan çalışmayacağım. Bir baba ölümü kabullenmiş teselliyi rahat geçirtebileceği bir tek gecede arıyor. 
İnsanlar ölüyor,
İnsanlar öldürülüyor
Ben çamaşır kurur ütü biter mi diyorum?
Ne yanından tutsam utancıma engel değil.



27 yorum:

  1. Ebru bugunu oyle bir ruh haliyle gecirdim ki keyifsiz, tatsiz. Simdi senin yazdiklarini dusununce ben de utandim kendimden. Ne kadar ayip yaptigim, kafama taktigim sey ne kadar degersiz. Ne kendimi uzmeye, ne de hayatta gercekten uzulunecek seyleri unutmama deger. Cok haklisin ben de utandim hakikaten :(

    Bu arada bu parca benim hatta bizim albumde en sevdiklerimizden biri. Omus cok guzel olmus.
    Iyi haftasonlari

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Gülçin ne kadar küçük sıkıntılarmış düşündüklerimiz dedirtiyor bazen gördüklerimiz.
      Galiba daha fazla ciddiye almalı bilmiyorum. Çok etkilendim o babadan, çok üzüldüm.
      Bu arada bu parçaya ben de bayılırım.

      Sil
  2. Sağlık ve organ tamlığı...bambaşka bir nimet...35 yıldan sonra kör olabileceğimi düşünmek ya da sakat kalabileceğimi düşünmek...Yazmıştım ya "böyle şeyler hep başkalarının başına gelir sanırız"

    ama sanmasak,unutmasak...nasıl olurdu hayat...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi Nardacığım bambaşka nimet.
      Aslında sürekli hastalanma, sakat kalma ihtimali ile paranoyaklaşmak yerine klasik söylemle özürlü adayı olduğumuzu hatırlamakta fayda yok mu?
      Veya canımızı sıkan meseleler karşsındaki duruşumuzda insanların nelerle uğraştığını hatırlamak?
      bilmiyorum be canım her açısı zor.

      Sil
  3. sonsuz susulası durumlar...

    YanıtlaSil
  4. bu ülkede yaşamak sürekli bir utanç duygusu yaratıyor insanda zaten. ne fena...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi Şuleciğim. Görüp utanmak,utanıp bir şey yapamamak mı böyle hissettiriyor bilemiyorum ama çok rahatsızım bu halden:(

      Sil
  5. Hayat iki dudak arasındaki nefes,bu nefesi sağlıkla aldığım hergüne şükür ediyorum.Öyle anlar yaşıyan insanları görünce,duyunca,kendi yaşadıklarının havada bulut misali olduğunu görüyorsun.Esasında bir hastane bahçesine gitsek bir yarım saat oradaki insanlarla konuşsak,dert ettiğimiz şeyler avucumuzdan kayan sabun köpüğü gibi kalıyor,kimi zaman.Kimi zaman diyorum,çünkü anda yaşadığımız herhangi bir sıkıntıda o an için dünyanın en büyük derdinin bizimkisi olduğunu düşünmek gibi bir duygumuzun olduğuda gerçek.Kızım liseye başladığında sıra arkadaşı en yakın arkadaşı oldu ve hala da öyle.O da bir kızım gibi.Sağlam bir bedenle başladığı liseyi son sınıfta bir bacağı yok olarak bitirdi.Kötü bir hastalıktan dolayı kesilmek zorunda kaldı.Bu yıl üniversiteyi bitirecek.Sen çocuğu yazınca ben eskilere gittim.Belki şansı döner bu gencinde.Sustum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah Nehire ah.Dilerim şuan çok daha iyidir çok üzüldüm.
      Hastane bahçesinde oturmak:( bir ara ne çok yapardım hastalara ayrı üzülüyor insan yakınlarına ayrı.Ne zor sınavlardan geçiyor insanlar.

      Sil
  6. sevgili Ebru,
    bir gündelik dertler var bir de gerçekten talihsiz/ ağır yaşantılar..
    ben de mesleğim gereği 20-30 engelli ailesi ile karşılaşıyorum her gün.. ya da kanser olan çocuklarına "evde eğitim" kararı çıkarmak için çabalayan ailelerle.. nasıl bir acı taşıdıklarını hissetmek çok acıtıyor beni de..
    insan iyi hissettirecek bir şey demek istiyor, diyemiyor...

    bu arada sen ne iş yapıyordun (özel değilse)?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ezgi ne zor bir iş. Aslına buna iş demek de tuhaf geliyor:( ne zor bir insanlık sınavı her gün her gün. Çok yıpratıcı olmalı sanırım yapamazdım ben. Bunu sorguluyor olduğun,bazen çaresizlik yaşadığın gösteriyor bu sınavda iyi bir yerdesin teşekkür ederim kendi adıma yapamadıklarımızı yapabiliyor olduğun için.
      ben de çok farklı insanlar tanıma şansına sahibim bazen kendi isteğimle ama gariptir hep bana tesadüf eder.
      Ben muhasebeciyim mobilya faaliyet alanımız.Genellikle hesap kitap işleri ama bazen çok bunalıyorum kelimenin tam anlamıyla inimden çıktığım anlarda farklı insanlar tanıyorum hoşuma da gidiyor bazen ama işte böyle zamanlarda fena hissediyorum. 7 yıl olacak aynı şirketteyim aslında aile şirketi sayılır. Bu süre içerisinde epeyce eğitime katıldım vasıfsa işte iç dekorasyon konusunda fena sayılmam:) İşyerimde hem mali işlerden hem de personelden sorumluyum. Şubelerimiz var hatta bu sene başka bir alanda da faaliyete başladık (inşaat)
      öyle işte:) sabah 8 akşam 8 çalışıyorum hep

      Uzun uzun yazmak istiyorum bazen işte karşılaştıklarımı sürekli gözlem yaparım.İnsanlar koltuk kanepe akırken o mekandaki herkesi satın almış gibi davranır aşağılar

      bir gün biri bana 'etik değil' diye başlayan cümleyle bir şey anlatıyordu sonra anladığınızı sanmıyorum etik demesem hım nasıl anlatsam dedi:) yorulmayın anladım anlayabilecek durumdayım hem biliyor musunuz üniversite mezunuyum dedim aaa ben sizi tezgahtar sandım dedi:)sonrası komedi bir insanın nasıl küçülebildiğini dakika dakika yaşadım.

      Onlarca benzer örnek garip bir milletiz hım ben bir ara uzun uzun yazayım iş gözlemlerinden.

      Sil
    2. sevgili Ebru,
      zor elbette, ama ilk günler geçiyor, insan bir nebze olsun alışıyor..

      sen ne kadar uzun saatler çalışıyormuşsun! buna rağmen evine, oğluna ve sanata bunca zaman ayırabilmen ne hoş;)

      anlattığın olay oldukça komikmiş hakikaten.. sanırım insanla iletişim halinde olan her işte (müşteri/vatandaş fark etmez) epey hikaye birikiyor her gün, her hafta. biraz komik biraz sinir bozucu:) yazsana hakikaten!

      Sil
    3. aktarmak istediklerim çok uluyor ara ara yazayım.
      Sevgili Ezgi İdaya annem baktı ben annemden duydum kimi ilklerini şimdi ıskalamadan doya doya yaşamak istiyorum onunla her anı ve bulduğum boşluklar onunla dolu.
      Büyüyorlar hızla seyirci kalmak istemiyorum sadece yoksa şablonlara uymak değil hiç öyle bir anne olmadım belki de olunmalı bilmiyorum ama gayret ediyorum doğru bildiklerimi yapmak için.
      Sevgiler

      Sil
  7. Utu yapmiyorum hic, utanmasam camasirlari bile yikamayacagim ama iste onsuz olmuyor.
    Allah kimseye dermansiz dert vermesin, hayat kisa Ebru vakit varken degerini bilmek lazim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. A-H biliyorum yaşadınız zor anlar tek dileğim bir an evvel sonuçlanması güzel haberler ver bize olur mu?
      Bilmek lazım yarın olmayabilir gibi bakarak ama paranoyaklaşmadan:( ben bu konuda ayarsızım biraz be canım:)

      Sil
  8. Hayatımızın kıymetini, başka hayatlar sayesinde anlayabiliyoruz.. Olsun. Bu da birşey. Betülcük de bu anlamda bana hep ikaz edici örnek olmuştur. Ne garip.. Bize örnek olsunlar diye seçilmişler sanki..

    Bazılarına hayat çok sert Ebru'm. Inan çevremizde sadece birkaç kişinin yaşadıklarına bakınca bile "vay be.. bizdeki de şans!" diyorum :(

    Ne bileyim, öyle işte.

    YanıtlaSil
  9. Ebru hayat çok acımasız. Nice dertler içinde bizimki şımarıklık gibi geliyor. Allah o babanın yardımcısı olsun.
    Güya dün işim bitti rahat uyuyacaktım. şayet gece kızım altına kaçırmasaydı.bana müstehak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet canım ve biz küçük sorunlarla o kadar meşgul oluyor ve üzüyoruz ki birbirimizi. Keşke daha dikkatli olabilsek. Prensesi öp:) o kadar olur annesi.

      Sil
  10. en büyük dert galiba sevgisiz kalmak.iş güç dert değil yoksa.o çocuk aslına bakarsan şanslı kendine bir gece bile rahat bir uyku sağlamak için çalışan sevenleri olduğu için bir de bu açıdan bakalım.beklentisiz sevilmek büyük nimet.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benzer bir düşünce geçti baba ile sohbette kendisine de dedim çok şanlı oğlunuz diye. Ama yine de küçük dertlerle çok meşgul olmamak gerek sanki.

      Sil
  11. yaaa işte biz küçük sıkıntılarla kendimizi bunaltırken insanlar nelerle uğraşıyor. Çok boş herşey.Allah sağlıklı ömür versin en önemlisi bu aslında. Bu ailenin acısı korkunç.Allah yardımcıları olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mavianneciğim ne zaman böyle saçma sapan şeylere can sıksam tokat gibi geliyor bir örnek. Galiba daha dikkatli olmalyız ama yaşarken göremiyoruz durup uzaktan bakınca dikkatimizi çekiyor:(

      Sil
  12. Sadece insanız Ebru. Derdin büyüklüğü küçüklüğü kendi sahip olduklarımızla ölçütlendirip kategorize edebileceğimiz birşey çünkü. Merkezimiz kendimiz, varsa elbet çocuğumuz. Ama çocuktan öte merkez yok sanırım. Çamaşırları dert etmeni küçümseyemezsin mesela; çünkü çamaşırların temiz ve düzenli oluşu da senin çocuğunun refahı ve onun ihtiyaç duyduğu ev disiplini için kaçınılmaz bir ihtiyaç.

    Utanılacak şey değil bunlar. Neyin ekseninde döndüğümüzle alakalı...

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok haklısın ama bazı an ve olaylarda düşündüğüm şeyler utandırıyor:(

      Sil
  13. bu acımasızlığa nasıl katlanabiliyorsun ya da katlanma yolları bulabiliyorsun bilmiyorum. aynı
    duygular içindeyim her an. mutlu zamanlarımda bile böyle şeyler aklıma geliyor ve mutsuzlaşıyrum içimde. görünürde benden dünyayı iyi yaşayanı yok aslında. yazın yarama parmak bastı :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında üstesinden gelemiyorum biliyor musun Buket. dediğin gibi bazen gülmek bile yarım kalıyor. kendimi sorgularken buluyorum.sonrası çekilme geriye olabildiğince geriye:((

      Sil

Siz ne dersiniz?