Sayfalar

19.02.2014

Bizim Ev


Uzun yıllar önce eve dair yine yazmıştım. Eve tutkuyla bağlı olanlardanım. Çok da özlüyorum evde olmayı.Aile boyu seviyoruz desem yanlış olmaz. Pazar sabahlarımızın klasiğidir güzel bir çizgi film veya güzel bir Tuncel Kurtiz seslendirmeli belgesel eşliğinde kahvaltı yapmak.

Evliliğimizi ev arkadaşlığına benzeten akrabalarımız vardı. İda doğduktan sonra evli bir çift gibi göründüğümüzü söylediler :)

Minicik bir eve sahibiz. Kredi ödemeleri 2 yıl kalan bir ev. Borcumuz bittiğinde biraz daha büyüğüne sahip olmak hedefimiz bakalım! Evde en çok uğradığımız oda burası. Konumundan da kaynaklı. İşimiz olsun olmasın mutlaka uğruyoruz sebep nedir derseniz bilmiyorum :)



Görmemişin evi olmuş anlatmış demeyesiniz. Duvarlar yıllara göre değişimi sembolize eden fotoğraflarla dolu (her geçen gün artıyor şimdi daha çok)  Bizim eve gelen karanlık buluyor. Nedeni tavan aydınlatması kullanmıyor olmamızdır. Her köşede lambader veya abajurla aydınlatıyoruz. O kadar huzurlu ki. Tavan aydınlatmasının gözünüzün içine içine işlediğini, başınızı ağrıttığını ancak kullanmadığınızda fark edeceksiniz. Denemenizi önereceğim.

Yazıya sebep ödünç kitap meselesidir. O vesile ile eve de değinmiş olduk ben de özlem giderdim. Düzensiz değilim. Düzensizliğe ve dağınıklığa hiç tahammülüm yok. Gerçi kitaplık pek düzenli kalamıyor ama o sayılmaz. 
Ödünç kitap vermemek konusunda bir karar aldık. Hangi akrabamız gelse istese 'yeter ki okusun aman aman tabi hemen al' şeklinde bir teşvikle veriyor ama geri alamıyorduk. Buna birkaç arkadaşımız da dahil.

Çok uzun yıllardır kredi kartı ödemelerimizde kitapevi ödemesi olmayan ay yoktur. Bir avm de gezinip 'dışarıda çok pahalı oluyor' diye ertelediğimiz şeyler oluyor ve bu kaynağı kitap için kullanıyoruz. Biz bunu yapıyorken hayatının hiçbir aşamasında zevkinden sefasından bir şey ertelemeyip (akıllı telefonlarla yer bildirimleri yapmasalar görmeyiz) kitaba para harcamamayı desteklemiyoruz. Hatta karşısındayız artık. 1930 baskısı olan kitaplar var. Bazılarının rengi değişmiş, kokusu şahane. Kendi adıma çize çize okurum fosforlu kalemlerle ve bunlar belki 40 sene sonra oğlum tarafından okunacak, belki içinden bir not düşecek ellerine. Yani ona bırakacağımız bir birikim olacak. Bazıları okuduktan sonra olmuş olmamış önemli görmez ama artıköyle görmüyoruz. Her birini cidden birçok şeyi kısarak alıyoruz. Biraz komikleştirdik tabi yazı ile. ama ödünç kitapvermiyoruz artık. Yazıya rağmen isteyen olursa da 'hayır' demeyi düşünüyoruz. Çok mu katı oldu?

17 yorum:

  1. Hiç de katı olmamış , az bile olmuş :)
    Şahsen kitaplarımı ödünç verdiğim tek kişi annemdir, ona da her gün sorarım " okudun mu" "okuduysan yolla" okumayacaksın galiba" " çok zaman oldu artık geri ver" vb.
    En sonunda pes ettirdim ama " tövbe artık senden ödünç kitap alırsam " dedi. Çok mu katıyım , asla! :)

    YanıtlaSil
  2. Katı değil, zira aynı şekilde kitaplarımı ödünç vermem genelde; aynısından alıp armağan ederim.
    Çünkü, aldığım kitapların hep bir hikayesi vardır; farklı yerlerden, farklı baskılar ve zamanlarla almış- okumuş olduğum için bu konuda ben de biraz katıyım, titizim. Zira, ödünç verdiğiniz kitap hiçbir zaman eski haliyle geri gelmiyor ve bu sinir bozucu.
    Ayrıca, Ev çok önemli; gitgide sahibine benzeyen evler var bir de.
    sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bir de verdiğinizi alsanız bile hırpalanması ihtimali var tabi. Çantama attığm hiçbir kitap kenarlardan kırışamaz hep poşete koyarım önce ama öylesine atıveriyorlar.
      Ev ahh evet sahibi ona, o sahibine benzeyen sığınağımız

      Sil
  3. ben veriyorum yeğenlerime, kardeşlerime ama geri alma konusunda insanlar gerçekten duyarlı olmuyorlar... ben de verirken kitabın ilk sayfasına adımı yazmayı başladım, kimindi bilemedin unuttum demesinler diye.. kitap alışverişi güzel bir şey bence ama geri getirmek konusunda yeterince duyarlı olunduğu zaman...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnan ki yılladır göz yumduk. Özellikle hatırlayınca içimi cız ettiren birkaç kitap var biri dizgisini yapmıştım Derveş İle Adule. Benim için özeldi yayıncılardan sonra ilk okuyan bendim. Sonra Marquez'in kitapları bir de :( Hımm güncellerden de var epeyce ve istedikçe unutturuyorlar ısrarla.

      Sil
  4. En güzeli valla .. Şu ödünç verme olayını bende çok yaşadım bir daha geri alamadım. çok güzel bir eviniz var ,:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ödünç alanların kitaplıkları nasıl acaba :)
      Çok teşekkür ederim. Küçük ama sevimli.

      Sil
  5. çok kitap bağışladım çok dağıttım herkes okusun istiyorum bir kelime bir cümle bazen insanın hayata bakışını değiştirebiliyor. . amma çok sevdiğim kitapları kitaplığımda tutuyorum dolabın kapaklarını sıkıca kapatıyorum kimseye de göstermiyorum :) çünkü kimse benim kadar ödünç kitap hususunda aynı özen ve titizliği göstermiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle ara ara seni görünce pek mutlu oluyorum :) Aynı duyguyla biz de çok verdik. Bazen okunduğundan dahi şüpheye düşüyorum :)

      Sil
  6. Merhaba, en çok kitaplıktaki nota güldüm:)) Sahiden bari ödünç demeyin değil mi:) benimde ne kitaplarım gitti böyle. İyi fikir.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeterince avans verdik :) Böylesi gerekiyordu. Sevgiler benden de.

      Sil
  7. size çok ama çok katılıyorum.. eskiden verdiğim kitaplar geri gelmedi..onlarca kez yüzümü kızartıp kendi kitaplarımı istedim .ama arkadaşlar sağolsun vermediler.. sonuç ktap ve cd ödünç vermek 4-5 yıldır yok ..kızanlar evime gelmesin ..kitaplarım çok değerli..bende fosforlu kalemle çizerek okurum..hoşuma gider...takrar takrar okurum...dilek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Galiba herkesin ortak sorunuymuş:) Vermeyelim bir keresinde ben kitap tutarı kadar para vermeyi teklif etmiştim bu da caydırıcı :) Gidip al kendine dendiğinde :)

      Sil
  8. Ben de kolay kolay kitap vermem..adam seçerim.. :) ve not alır arar ara sorarım bitti mi diye açık açık :)
    napiyim kitaplarım arkadaşım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşyerinde arkadaşa verdim her sabah sordum :)

      Sil

Siz ne dersiniz?