Sayfalar

5.03.2015

Kafamda Bir Tuhaflık

 ARKA KAPAK
Kafamda Bir Tuhaflık hem bir aşk hikâyesi hem de modern bir destan. Orhan Pamuk'un üzerinde altı yıl çalıştığı roman, bozacı Mevlut ile üç yıl aşk mektupları yazdığı sevgilisinin İstanbul'daki hayatlarını hikâye ediyor. 1969 ile 2012 arasında, kırk yılı aşkın bir süre Mevlut, İstanbul sokaklarında yoğurtçuluk, pilavcılık, otopark bekçiliği gibi pek çok iş yapar. Bir yandan sokakların çeşit çeşit insanla dolmasını, şehrin büyük bölümünün yıkılıp yeniden inşa edilmesini, Anadolu'dan gelip zengin olanları izler; diğer yandan ülkenin içinden geçtiği dönüşümlere, siyasi çatışmalara, darbelere tanık olur. Onu başkalarından farklı kılan şeyin, kafasındaki tuhaflığın kaynağını hep merak eder. Ama kış akşamları boza satmaktan ve sevgilisinin aslında kim olduğunu düşünmekten hiç vazgeçmez.
Aşkta insanın niyeti mi daha önemlidir, kısmeti mi? Mutluluk veya mutsuzluğumuz bizim seçimlerimize mi bağlıdır, yoksa bizim dışımızda mı gelişip başımıza gelirler? Kafamda Bir Tuhaflık bu sorulara cevap ararken aile hayatıyla şehir hayatının çatışmasını, kadınların ev içlerindeki öfke ve çaresizliklerini resmediyor.

*****

Dün gece bitirdim ama adı gibi kafamda tuhaf sorularla. Kitabın başlarından daha çok etkilendiğimi söylesem yanlış olmaz. Yarım bırakmayı zaten sevmem eğer başı bu kadar etkilemeseydi devam eder miydim bilmiyorum. Tarafsız olamayacağım Aleviler ile ilgili bölümler etkiledi aslında beni. Her ne kadar çok da derinlemesine değinmese de değiniyor olması açısından o bölümleri başarılı buldum.Çok alışkın olmadığımız bir durum çünkü bu.

Garip gelen noktalardan biri dürüstlüğü ve saflığı ile öne çıkan kahramanımız Mevlüt'ün özellikle de babasının ölümü ardından köydeki ailesine dair hiç bir detayın yer almaması. Ta ki en sonlarda çok kısacık eniştelere değinilene kadar. Anadolu insanı resmediliyor romanda üstelik bu insan gelenek göreneklerine vs bağlı ama baba ölüyor aileye bir daha hiç değinilmiyor. Sebep olarak yoksulluk, yaşam telaşı gösterilebilir ama bence gerçekci olmaz. En azından söylendiği gibi olan kahramanın tutumuna denk düşmüyor bu durum.

Sürekli olarak saflığına ve dürüstlüğüne vurgu yapılan Mevlüt aslında gayet kıvrak zeka bir esnaf da aynı zamanda. Başarılı olup olmaması para ile ölçülecekse de başarısız ama esnaf neticede. Süleyman ve Korkut'un daha kötü Mevlüt'ün daha iyi bir insan olduğu vurgusu o kadar çok ki kendimiz karar verebilecekken doldurulmuş oluyoruz onlara karşı oysa her siyasetten insanla yakınlaşırken söylediği yalanlarla Mevlüt de çok saf sayılmaz.

Kişilerin kendini anlatmaları hoşluk olmuş ama zamanlar yanlıştı. (Geçmiş-gelecek-şimdiki zaman)  Sanki bir başka dilden acemice çeviri yapılmış gibi duruyordu uzadıkça. Bazı olaylar gereğinden fazla uzatılmış bazıları ise yeterince açıklığa kavuşmamıştı.

Neden bilmem ama siyasi bir mesaj gömülmesi beni rahatsız etti. Üstelik suya sabuna pek dokunmadan olsun gayreti vardı ki rahatsızlık bu noktada. Tarafsızlığı ne romanda severim ne de gerçek hayatta. Dinci hükümet döneminde inşaat sektörü rantına değinirken öncesinde Ferhat kirli bir kumpas içerisinde harcandı gitti. Madımak vs gibi ciddi tarihsel olaylara yer veriliyorken dahi taraf olmamasına ise sinir oldum.

İçerideki bir hadise dışarıdan bakarak anlatılacaksa çok iyi gözlemlenmeliydi. 6 yıllık çalışma böyle sonuçlanmamalıydı dedim.

Genel olarak bir yazarın ilk romanı havasında başarılı bulunabilir ama Nobel ödüllü bir yazar açısından başarılı bulmadım ben. Daha çok tutarsızlık ve detay vardı aslında kafamda ama bu yazıyı bile birkaç saatte ekleyebildim zamansızlıktan.


6 yorum:

  1. Orhan Pamuk un nerede o kitaplarındaki o güzellikler...
    Eski tadı alamadım ben nedense ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fundacığım ben de kendimi eleştirdim en son belki 20 sene önce okudum eskisi gibi değil dedim ama zamandan kaynaklı güvenemedim kendime :)

      Sil
  2. En kısa zamanda temin edip okuyayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklentiyi yükseltmeden okuyun aksi halde hüsran :)

      Sil
  3. Ebrucuğum,
    Heyecanla başlayıp, bir süre keyif alarak okuduğum bir romandı. Sonra püff sönüverdi. Yazık olmuş.
    Şu cümlelerine aynen katılıyorum:
    "Kitabın başlarından daha çok etkilendiğimi söylesem yanlış olmaz."
    "Kişilerin kendini anlatmaları hoşluk olmuş ama zamanlar yanlıştı. Sanki bir başka dilden acemice çeviri yapılmış gibi duruyordu uzadıkça."
    "Genel olarak bir yazarın ilk romanı havasında başarılı bulunabilir ama Nobel ödüllü bir yazar açısından başarılı bulmadım ben."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen Ekmekçim başlangıç çok iyiydi devamı da bir o kadar hüsrandı. Bir de çok iyi gidiyor diye ilan edince mahçup bir duruma düştüm açıkcası :) Neyse okuduk ama olmamış :)

      Sil

Siz ne dersiniz?