Sayfalar

28.03.2013

Kitap Tanıtım Yazısı Olması Gerekirdi Ama Olmadı İşte

Dün Zihni Abi'nin sayfasında sözünü ettiği kitabı akşam üzeri eşime söyledim 'akşama mutlaka getir tamam mı' almış tabi korkar şerrimden. Haftalardır İdefix listesine öneriler üzerine eklenen kitapları evirip çeviriyor sonra da erteliyor ve kitaplığa dalıyordum. Akşam İda uyuduktan sonra başladım ve bu akşam da bitti. Yani bir defa elimden bıraktım yalnızca. Aslında geceden biterdi ama sabaha yataktan çıkmakta zorlanıyorum.
Baştan söyleyeyim oldum olası kitap analizi, kitap tanıtımı gibi yazılarda başarısızım. Nedense 'duygu aktarımı' (lafa bak beee) denen şeyi yeterince veremediğimi düşünüyorum. Bu mest eden bir müzikte (size göre) çevrede kim varsa mest olmuş bir hale gelmesini beklemek gibi. Sadece garipseyen bakışlarla karşılaşmak cesaretinizi kırıyor haliyle.
İstanbul da yaşayanların ta içine kadar işlemiş bir durum var ki biz kısmen taşralı Ankaralılarda yeni yeni oluşmaya başladı. Sözü edilen yerlerde gezmişliğiniz varsa ve bu da bir kitaba, filme konuysa ilk defa girdiğiniz kalabalık bir ortamda tanıdık bir yüz görmüş gibi seviniyorsunuz. İşte ilk satırlarda böyle bir hisle zaten içerisine çekip alan yaşam öyküsü ile başladı.
 
Çok ama çok uzun yıllardır 'çok satanlar' diye ayrı bir rafa yerleştirilen kitaplara 'çok uzaklaşılacaklar' diye baktım. Esasında fikrim değişmiş değil. Pazarlama, reklam konularında yüksek lisanstan onlarca ödev hazırlamış biri olarak (bakınız önceki başlıklar) yapılmak istenen şeydeki ticari beklenti ne yazık ki elimde bile olmadan böyle bir tepkiye neden oldu. Bir de şöyle bir nedenim var ne kadar geçerli bulursunuz bilmem: İsmi epeyce duyulmuş bir yazarın kitaplarını yazıyor (bedavaya) dizgisini, mizanpajını yapıyordum. Bir gazetenin kitap ekinde ona dair övgüleri takip ediyordum. Varoşları anlatmasındaki yalınlıktan tutun insani değerlere nasıl da sahip çıktığından dem vuran röpörtajlarını görüyordum. Aynı adam yanında çalışan (çocuk işçilere) elemanlarını delice dövüyor, herkese tepeden bakıyor, varoşların nereler olduğunu bile bilmiyordu. Ama o hep 'çok satıyordu' ne garip. Çok satmak. Tüylerimi diken diken ediyor şimdi bile bu iki sözcüğün yan yana duruşu. Satın alma denilen şeyin kaliteyi belirlemesinden oldum olası tiksindim. Uzunca yıllar yayın sektörünün ta içinde bulunduğumdan sayıca az az basılıp pompalanan kitaplar gerçeğinden de haberdarım.
Neyse ben yine nereden nereye zıpladım değil mi:) Tamam şimdi toparlayacağım. Ankara'ya taşınırken benzer şeyler yaşadığımız, benzer yerlerde oturduğumuz ve tahmin ediyorum yakın yaşlarda olduğum bu adamdan daha düne kadar haberdar değildim. Bazen buruk bazen gülümseyerek çevirdim sayfaları. Hani bilmesem kadın olduğumu, arabeski gençlik yıllarımda bile dinlemediğimi ve turizimle alakalı olmadığımı diyeceğim ki 'beni yazmış' Ha bir de babalarımızın meslekleri var tabi.
Kitabı alın ve okuyun derim çünkü ben 2.kitabı da hafta sonu alıp okuyacağım. Bende bıraktıkları ne derece rehberiniz olur veya ne derece ciddiye alırsınız bilmem de yine çok uzaklara savruldum. Yine boğazıma düğümlenmiş şeylerle geziniyorum.
4 katlı bir binanın en alt katında başlayan Ankara maceramızın ta en başına gittim. Gittim ve kaldım. Şanslıydım pencereler vardı. En azından ayakları görebileceğim kadar da olsa. Binaların katları insanı garip bir sınıflandırmaya sokuyor. en alttan başlıyor ve yukarı doğru tırmanıyor her şey. Bense hala yüksek katlarda en yüksek dairelerde oturmaktan hoşlanmıyorum. Belki bundandır 'yükseklik' korkum. Hala korkuyorum yüksek binalardan, yüksekten bakan insanlardan.
 
İşte bu kitap içeriden annemin seslendiği o evde  her oturuş kalkışta düzeltilmezse kötü duran açık yeşil örtülü somyanın üzerine uzatıverdi bedenimi. Tüm kapıların bir yere açıldığı, tuvaletine basamakla çıkılan, penceresinden birinin elini uzatacağını sanıp korktuğum o eve götürdü.
sanırım pazar günü o eve gitmem gerekecek. Üzerimde ağırlığı duruyor şimdi.
Ve bu kitaba, yazarına teşekkür ediyorum. 2.kitabı okumak için sabırsızlanıyorum.
Şimdi bu kitap tanıtım yazısı oldu mu? Cıkss olmadı.Demiştim beceremiyorum.

Not: Kitaptaki tek sorun özellikle sonlara doğru düzeltilmemiş imla hatalarıydı:)
Not 2: Turgenyev'in İlk Aşk'ı da bitti ama ondan da bir dahaki sefere söz edemeyeyim bari:)

Önemli Not:) Bu akşam üzeri (29 Mart) Zihni Abi yazarın yanına gidip beni aradı ve tanıştırdı. Kısa bir sohbetimiz oldu. Bu güzel sürprizi için Zihni Abi'ye çok teşekkür ediyorum. Ve sayfamdan söz edip konuk olan ismini bilmediğim yazara da çok teşekkür ediyorum:)

14 yorum:

  1. İstanbul'lu Ankara'lı ayrımınıza katılmıyorum da buna benzer bir olayı anlatayım. Bodrum Güllük'te yaşarken tatilde oğlum geldi İst.dan. O sırada Festival olacak Güllük'te. Kıraç gelecek.Her yer afişleriyle dolu. Millet birikmiş afişlerin önünde Kıraç'ı inceliyor. Oğlum dediki "Baba işte İstanbul'da yolda rastlasam bakmayacağım Kıraç'ın afişi önünde takılmamak için büyük şehirde yaşamak istiyorum" Doğruydu. Çocukluğu Ankara'da geçmiş biri olarak bu kitabı okumak istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlhan Bey haklı oğlunuz:)
      Ankara'yı bilirsiniz ayrım burada garip bir şekilde net. İstanbul da yan yana yürüdüğünüz sokaklar vardır 'ünlü' lerle ama Ankara da bu daha azdır. Ankara filmlere, kitaplara daha az konudur.
      Seveceksiniz o halde gözünüzde canlanan yerleri satır aralarında adımlarken.

      Sil
  2. Daha nolsun Ebru? harika olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok hani böyle güzel güzel analizler filan olur ya ben onu beceremiyorum be canım:) Beğenmene sevindim yine de:)

      Sil
  3. feciiii canım çekti ya la
    :)
    aliim hemen
    offff öyle çok birikmişim var ki
    peeeeh

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oku kuzum oku sen de seversin. Caın çektiyse oku gitsin la:)
      Öptüm

      Sil
  4. oh be hafta sonu için nasıl güzel bir heyecan verdin Ebru! bir iki eleştiriyi daha okudum. haftaya üzerine konuşuruz. sevgiyle tatlım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Can ben de 2.kitap için aynı heyecanı taşıyorum:) Oku konuşalım öptüm canım

      Sil
  5. öncelikle, bana güvenerek kitaba (ve dolayısıyla bana) verdiğin değer için, paylaştığın için, en içten tanımlamarınla yaptığın katkı için, .......
    ÇOK TEŞEKKÜR ediyorum.
    kitabın yazarıyla tanışarak, "yazara teşekkürü" kendin canlı yayın söyleyerek bu zahmetten kurtardığın için:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zihni Abi benim için önemli olduğunu biliyorsun yıllardır. Her zaman da öyle olacak. Bu teşekkürü ben etmeliyim. Böyle etkilendiğim bir kitaba aracı olduğun için ve tabi yazarı ile tanıştırıp sohbet etme şansı verdiğin için de.

      Bu arada yazarın kendisine de ayrıca teşekkür ediyorum sohbeti için.

      Sil
    2. Bir kitap yazısı çıkıp hemen almak isteği yaratıyorsa olmuştur o olmuştur. Beşiktaş'a gidiyorum Ebrucum, bir çay içip Kabalcı'ya uğrayıp geleceğim :))) var mı bir isteğin? Mutlu haftasonları.

      Sil
  6. Ebru ne hikmetse bloglara bakayım deyince adres bara yazdığım ilk adres seninki oluyor :)) (ciddiyim bunda). Lakin ne zaman gelsem bir hareketler, linkler, müzikler.. kopup yorum bırakamadan gidiveriyorum. Bu senin suçun olabiler mi

    Neyse yine geldim, bu kitap yazısını görünce bir de üstüne Zihni Abi'nin parmağını farkedince tez elden o biriktirdiğim kitap listesine bunu ve 2.sini ekleyip 'satın al' deyiverdim.

    Tanıtım yazısı konusu da, o yazıyı okuyana göre değişir. Bak beni hemen etkileyiverdin :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldin ve hep gelişin hoş olacak.Kafam da sayfam gibi aslında. Oradan oraya zıplayan bir kafanın buraya yansıması da oradan buradan oluyor:) Sevindim aklına parmak uçlarına gelen isimlerden olduğum için cidden çok teşekkür ederim.
      Kitabı seveceğini biliyorum bu bloglar masraflı sürekli listeler yaptırıyor insana bende öyle oluyor not al listeye ekle:)

      Sil
  7. almış tabi korkar şerrimden :-)

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?