Kendi evine ürkerek giren ev sahibi gibiyim. Biri eşyaların yerini değiştirdi mi endişesiyle geliyorum her seferinde. Gariptir hatırlamıyorum da üstelik neyi, nereye yerleştirdiğimi. Sol gözüm puslu görüyor epeydir. Öyle imge filan değil ciddi ciddi puslu görüyorum. Diğeri de öyle görse sorun yok da bu haliyle başka görünüyor nesneler. Biraz berrak, biraz belirsiz, biraz gri biraz kendi renginde.
Yıllardır yazarım sonbaharda ve ilkbaharda bir garip haller olur. İsimlendiremem, duramam, susamam, yazamam. Burada söylemenin anlamı var mıdır bilmem de bir de konuşamam. Boğazıma düğümlenir saatler, dakikalar, notalar. Öylece seyrederim. Galiba en çok ilk-son baharda yaşlanırım bir de.
Kapı aralığından kafasını uzatıp 'cee' diyen çocuklar gibiyim. Uyumak istiyorum günlerce. Kesintisiz uyumak. Karlı bir sabaha uyanacak kadar çok uyumak. Buradan başlayınca bir başka şehirden, ülkeden çıkıverecek kadar çok uyumak istiyorum.
Bir de yazmak. İçim dışıma çıkana kadar yazmak. Dip köşe kazıyarak yazmak.
'ÖYLE İŞTE BE' diye bitrsem tamamlar mısınız diyemediklerimi?
Foto : Kültür Tava'nın Sayfasından Aliza Razell
olmaz sen tamamlamalısın :))) yaz artık ebrucum, çok özledik seni :)))
YanıtlaSilİnan ben de herkesi çok özledim çocukları, hayatlarınızı sayfalarınızı evde net yok taşındığım için :) bağlanınca döneceğim.
SilŞöyle, uzun, makamlı bir ah çekesim geldi... Ah, ah...
YanıtlaSilAh ki hem nasıl!
Silyalnız değilsin Ebru..
YanıtlaSilbende de oluyor zaman zaman bu ruh halleri...
bulunduğun yerden kaçma uzaklaşma isteği...
birbiriyle çelişen pek çok duyguları aynı anda taşıyabiliyoruz. insanız işte. bir yanımız kaçmak isterken diğer yanımız güvenli limanda kalmak istiyor..
Tutunamayanlar mıyız acaba :)
Sil"Bir de yazmak. İçim dışıma çıkana kadar yazmak. Dip köşe kazıyarak yazmak."
YanıtlaSilkışı umuda yazmak!