Aşk Zamanı ve Arayış ardından Başkanın Öldürüldüğü Gün ile Necib Mahzuf okumasına devam. 2 hafta önce almıştım neredeyse 3-4 raf sırada bekleyen kitap var. Bitirdikçe alayım diyorum ama orada değil de evde beklemesini daha uygun buluyorum.
Politik yazarları çok seviyorum. Politik oyuncuları, sanatçıları da. Aslında kastım taraf olan insanları seviyorum. Kayıtsızca yaşayanlarla alakadar değilim.
Necib Mahfuz da böyle bir yazar bu anlamda alakamı git gide arttırıyorum desem yalan olmaz.
Sedat’ın
öldürülüşünü ve işsizlikle, geleceksizlikle boğuşmaya çalışan nişanlı
bir çiftin birbirlerinden ayrılmak zorunda kalışının hikâyesini paralel
bir kurguyla aktarır. Elvan ve Randa, evlenmek için gerekli parayı
bulamayan iki genç burada, zaten zayıf olan sosyal devletin büsbütün
ortaya kalktığı, 70’li yılların sonunda, yoksulluk, geleneklerin baskısı
ve seslerini duyuracakları bir siyasal platformun olmayışıyla mücadele
edemezler ve sonunda kaybolurlar. Her karakter olayları kendi bakış
açısından ve birinci tekil şahıstan anlatır, bu seçim, Mahfuz’un
eserlerinde tekrar eden bir tema olarak bireyin varoluşsal çıkmazını
vurguluyor. Hayatta kalmanın maddi şartlarını yerine getirmenin
neredeyse imkânsız olduğu bir durumda özgür iradesi sekteye uğrayan
birey, kendi “bakış açısı”ndan, ya da gerçekliğin öznelliğinden kaçamaz.
Anlatıcının “ben”i romanın karakterleri arasında paylaştırılmıştır ama
bu da yetmez, genç Elvan’ın dedesi Muhteşim Seyid, ikiye bölündüğünü
hissetmektedir; “zamanın iki ucundaki eski ‘Ben’ ile şimdiki ‘Ben’ karşı
karşıya geliyorlar.” - See more at:
http://www.edebiyathaber.net/fatma-cihan-akkartaldan-bir-politik-yazar-necip-mahfuz-adli-yazi/#sthash.JsJhD1or.dpuf
Sevimsiz bir hava var. Biraz da rahatsızlık. Bazen unuttuğum, unutunca çok normal yaşadığım ama ön belirtilerle ürküten, ürkütünce de artan bir atak geliyor gibi yine. Hepsi birbirine bağlı. Can sıkınca artıyor artınca can sıkıcı bir hal alıyor. Neyse buna teslim olmama kararını güzel şeyler okuyarak uygulamaya çalıştım.
Charles Chaplin çok severiz. Aile boyu. İda zaman zaman açıp açıp izliyor. Bu kaçıncı demek üzereyken de bir anda hep beraber izler hale geliveriyoruz. Bugün güzel bir derleme gördüm. Paylaşayım dedim.
Yazı Büyük Diktatör ile ilgili. Zamanlama manidar değil mi?
'II. Dünya Savaşı atmosferinde ilk defa bu kadar çarpıcı ve net politik
mesajlar taşıyan bir sinema filmi gösterime girer. Film, bir Yahudi
berber ve Hitler’in savaş döneminde benzerlikleri dolayısıyla
karıştırılmasını konu eder. Büyük Diktatör, sinema tarihinin önemli
eserlerinden biri olmasının yanında ilginç olaylara da vesile olur.' (Devamı ve daha fazlası burada tık)
Sedat’ın
öldürülüşünü ve işsizlikle, geleceksizlikle boğuşmaya çalışan nişanlı
bir çiftin birbirlerinden ayrılmak zorunda kalışının hikâyesini paralel
bir kurguyla aktarır. Elvan ve Randa, evlenmek için gerekli parayı
bulamayan iki genç burada, zaten zayıf olan sosyal devletin büsbütün
ortaya kalktığı, 70’li yılların sonunda, yoksulluk, geleneklerin baskısı
ve seslerini duyuracakları bir siyasal platformun olmayışıyla mücadele
edemezler ve sonunda kaybolurlar. Her karakter olayları kendi bakış
açısından ve birinci tekil şahıstan anlatır, bu seçim, Mahfuz’un
eserlerinde tekrar eden bir tema olarak bireyin varoluşsal çıkmazını
vurguluyor. Hayatta kalmanın maddi şartlarını yerine getirmenin
neredeyse imkânsız olduğu bir durumda özgür iradesi sekteye uğrayan
birey, kendi “bakış açısı”ndan, ya da gerçekliğin öznelliğinden kaçamaz.
Anlatıcının “ben”i romanın karakterleri arasında paylaştırılmıştır ama
bu da yetmez, genç Elvan’ın dedesi Muhteşim Seyid, ikiye bölündüğünü
hissetmektedir; “zamanın iki ucundaki eski ‘Ben’ ile şimdiki ‘Ben’ karşı
karşıya geliyorlar.” - See more at:
http://www.edebiyathaber.net/fatma-cihan-akkartaldan-bir-politik-yazar-necip-mahfuz-adli-yazi/#sthash.JsJhD1or.dpuf
Sedat’ın
öldürülüşünü ve işsizlikle, geleceksizlikle boğuşmaya çalışan nişanlı
bir çiftin birbirlerinden ayrılmak zorunda kalışının hikâyesini paralel
bir kurguyla aktarır. Elvan ve Randa, evlenmek için gerekli parayı
bulamayan iki genç burada, zaten zayıf olan sosyal devletin büsbütün
ortaya kalktığı, 70’li yılların sonunda, yoksulluk, geleneklerin baskısı
ve seslerini duyuracakları bir siyasal platformun olmayışıyla mücadele
edemezler ve sonunda kaybolurlar. Her karakter olayları kendi bakış
açısından ve birinci tekil şahıstan anlatır, bu seçim, Mahfuz’un
eserlerinde tekrar eden bir tema olarak bireyin varoluşsal çıkmazını
vurguluyor. Hayatta kalmanın maddi şartlarını yerine getirmenin
neredeyse imkânsız olduğu bir durumda özgür iradesi sekteye uğrayan
birey, kendi “bakış açısı”ndan, ya da gerçekliğin öznelliğinden kaçamaz.
Anlatıcının “ben”i romanın karakterleri arasında paylaştırılmıştır ama
bu da yetmez, genç Elvan’ın dedesi Muhteşim Seyid, ikiye bölündüğünü
hissetmektedir; “zamanın iki ucundaki eski ‘Ben’ ile şimdiki ‘Ben’ karşı
karşıya geliyorlar.” - See more at:
http://www.edebiyathaber.net/fatma-cihan-akkartaldan-bir-politik-yazar-necip-mahfuz-adli-yazi/#sthash.JsJhD1or.dpuf
Okunacak yazarlar arasında aklımda olan ama bir türlü daha okuyamadim. Ilk olarak hangi kitabından başlamalı? Bir öneriniz var mı?
YanıtlaSilBen Arayış derim gerçi hepsi de saracaktır ama epeyce kitabını aldım sıradan gidiyorum :)
Sil