Sayfalar

4.03.2014

Yolculuk Günlükleri- Albert Camus

Her kitabı ardından hayranlığım katlanıyor. Her yazdığı cümle ok gibi saplanıyor. Hüznünü, dinginliğini hüznünün içerisinden fırlayıveren sevecenliğini çok çok seviyorum.
Bu yazı da bir garip olacak sanırım baştan söyleyeyim. Koşup koşup nefesini toparlamaya çalışan biri gibiyim.  Edith Piaf da olacak yazmayı denememde. Genç kız zamanlarımda tanştığım şarkısıyla. Hiç de öyle havalı havalı ortamlarda dinlemedim üstelik. Her dinleyişimde gözümde canlanan bir fotoğraf var ki hep gülümsetir. Annemin çabucak ses kesilirse 'olmamış' dediği ev süpürme eylemlerimin en nadide şarkısıydı. Süpürge sopasıyla arada dans edermiş gibi yaptığım. Hiç yol alamadım üstelik. Hala -mış gibiyim söz konusu dans olunca. 
'Nereden çıktı' derseniz kitapta birkaç kez tesadüf ediyor Camus bu şarkıya ve dinliyor oradan aklıma geldi.
Gelelim kitaba;
Güney Amerika ve Amerika yolculuğunu kapsayan günlerde yazdığı günlüklerden oluşuyor. Genel olarak bu tür yolculuklardan canı sıkıldığını anlıyoruz yazdıklarından. Üzerine bir de sağlık sorunları ekleniyor. Önsöz de şöyle bir bilgi de yer alıyor; Bu yolculuklar ardından 12 yıl içinde dışarıda konferanslar vermeye çok az razı oluyor. Ayrıca Japonya için ödenen serveti de reddediyor. Nobel törenine zorunlu olarak katılıyor. Yeterli kaynakları olmadan Avrupa'yı özgürce gezmesine rağmen 1948'den sonra ününün doruğundayken yolculuklardan kaçınıyor. Özellikle benim açımdan dikkat çeken bir başka şey de kimi egzotik betimlemelerine ilk kez rastlamak. (okuduğum kitapları aklımdan geçirerek diyorum bunu)

Altını çizdiğim yerlerden ;

'Solgun bir ay, eşit bir yansımayla ele avuca sığmaz suyu da aydınlatan, pırıltısız bir ışık yayıyor gökyüzüne. Yıllardır yaptığım gibi bir kez daha, köpükle dümen suyunun su üzerinde oluşturduğu resimlere, örülen ve çözülen şu dantelaya, şu akışkan mermere bakıyorum... bir kez daha, nice zamandır benden kaçıp duran şu olağanüstü deniz, su, ışık çiçeklenişini benim için biraz elle tutulur kılacak doğru ölçüyü arıyorum. Boşuna yine. Benim için sürüp giden bir simge bu.' (Sayfa 23 Gemi)

'İnsanın köpeksi yanı bilgiçlik' (Sayfa 24)

'Bir ülkeyi tanıma yollarından biri, orada insanların nasıl öldüğünü bilmektir.' (Sayfa 28) 

'Öğrenciler gerçek sorunu duyumsamıyorlar, ancak nostaljileri apaçık ortada. Yaşamın trajik olmadığını ortaya koymak için her şeyin kullanıldığı bu ülkede, bir eksiklik duygusu yaşıyorlar. Bu büyük çaba dokunaklı; ama trajiği ancak üzerinde durduktan sonra geri çevirmek gerekir.' (Sayfa 34 Amerika)

'Fazla çirkin olmayanların şansı yok. Ya çok güzel ya da çok çirkin olmak gerekiyor. Öğretici bir durum. Çirkinlikte bile yetersizlik söz konusu' (sayfa 35 Amerika)

 'Haklı olan asla öldürmeyendir. Bu demektir ki Tanrı olamaz.' (Sayfa 36)

'Sığınmaya geldiğim geminin kıçında göçmenler tulum şarabı içiyor, şarkı söylüyorlar. Onlarla bilinmeyen ve mutlu biri olarak kalıyorum. Sonra da uzanıp denize bakıyorum.' (Sayfa 48 Güney Amerika)

'İki kez canlanan intihar düşüncesi. Sürekli denize bakarken ikinci kez şakaklarıma korkunç bir yanma yükseliyor. İnsanın canına nasıl kıydığını şimdi anladığımı sanıyorum' (Sayfa 49 Güney Amerika)

'Deniz böyledir, onu bunun için seviyorum zaten. Yaşamın çağrısı, ölüme davet.' (Sayfa 49)

'İntihara izin verilecekse, bir adamın bir aile ortamına çok geldiği ve yaşamıyla rahatsız ettiği kişilere, ölümüyle dirlik, düzenlik getireceği durumlarda verilsin.' (Sayfa 51)

'Şu sıra ilgim de kişilere değil, denize ve içimdeki, alışkın olmadığım şu hüzne yönelik.' (sayfa 55)

'Bütün çabalarıma ve uslamlamalarıma karşın, artık nedenini bile anlamadığım şu hüznü dağıtamıyorum' (Sayfa 57)

'Geceyi ve gökyüzünü, insanların tanrılarından daha çok seviyorum. ' (Sayfa 74)

'Önsel olarak siyahları seviyorum, bu yüzden onlarda taşımadıkları nitelikler bulmak geliyor içimden.' (sayfa 75)

 'Yaşamım bıyunca inatla karşı çıktığım şeyleri burada kabul ediyorum; sanki bu yolculuk içerisinde istemediğim her şeye önceden boyun eğmiştim.' (sayfa 89)

ikinci defa rastladığı bir kazayı ise şöyle anlatıyor. En etkilendiğim yerlerden biridir.

'Yeniden, bir otobüsün önünde kanlar içinde uzanmış bir kadın. Ve yardıma koşmaksızın sessizlik içinde ona bakan bir kalabalık. Bu barbar tutum tepemi attırıyor. Neden sonra bir ambulansın korna sesini duyuyorum. Bütün bu süre boyunca zavallı kadın inleye inleye ölmeye bırakıldı. Oysa, çocuklara tapılıyormuş gibi yapılıyor burada.' (Sayfa 90)

'Yaşamak, başkalarına ve bunun da ötesinde kendine kötülük yapmaktır. Acımasız toprak! Hiç bir şeye dokunmamak için ne yapmalı? Hangi kesin sürgünü bulmalı' (Sayfa 90)

'İtiraf etmeliyim ki, yaşamım boyunca ilk kez ruhsal bir çözülme içindeyim. Her şeye direnmiş olan bu güç, denge, bütün çabalarıma karşın yıkıldı.Bunlar, içinde belirsiz biçimlerin gezindiği, enerjimin yoğunluğunun azaldığı içimin tirşe suları. Bu çöküntü, bir açıdan cehennem. Beni burada kabul eden insanlar, doğal görünmek için harcadığım çabayı sezselerdi, en azından gülümsemeye çalışırlardı.' (sayfa 104)

Not: Şurada mektup severler için güzel birkaç örnek var (TIK)

5 yorum:

  1. Nasıl güzel derlemişsin, imrendim.
    Şöyle noktasına virgülüne ve orjinalitesine sadık kalarak güne not düşen insanları çok seviyorum.
    'İnsanın köpeksi yanı bilgiçlik', not aldım.
    sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fosforlu kalemle çizerek okuyorum ve aktarırken çok özen gösteriyorum hata olmamasına. Ara ara dönüp hafızamı da tazeliyorum. Yalnız dünden beri aklımda olan şu; ben onun hüznünü feci hissediyorum içimde.
      Sevgiler benden de.

      Sil
  2. Okuduğunu yaşadığın kadar, hayatla savaş içinde kalıyorsun. Sonra insanlardan uzaklaşıp, kahramanların yaşantısında kendine yer arıyorsun. Ve fazlasıyla onları hayatına alıp onlarla doluyorsun. Kitap okumayı çok seven biriyim, arkadaşlarımın dediği gibi, hayata kitapların kadar zaman ayırman gerek. Ben tam tersi diyorum hayat'a çünkü hayatta ki nefesimi kitaplarda buluyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzunca bir süredir ben de hayata değil kitaplara zaman ayırıyorum iyi mi kötü mü bilmem ama doyurucu olduğunu biliyorum.

      Sil
  3. 'Bir ülkeyi tanıma yollarından biri, orada insanların nasıl öldüğünü bilmektir.' Ne yazık ki ülkemi tanıyorum. :(

    YanıtlaSil

Siz ne dersiniz?