2015 iyi başlamadı. Yılın son günü hastanede kalan oğlum biraz korkuttu. Çok önemli bir şey değildi ama yine de hırpalandı.
İda ve Zeytin'i şu yukarıdaki halde gördükçe yorgunluğuma değdiğini düşünüyorum. Evde yetişmek için çabaladığı köşeler bazen gülümsetiyor bazen de kızdırıyor. Kıyafet değişimi yapmak, sabah giyinmek neredeyse mümkün değil. Çorabın tekini kapıp gidiyor onu kurtarıyorsun terlik gidiyor vs. Veteriner kontrolü vardı çok sağlıklı ve mutlu bir bebiş dedi. Tartışmasız İda'nın rolü var mutluluğunda ama sağlığı için kendime pay çıkartmasam olmaz. Zeytin başka hayvanları fark etmemizi sağladı. En azından benim için böyle oldu. Sokaktaki köpek ve kediler çok vahim halde. Elimizden geldiğince yardım etmeye çalışıyoruz. Aslında tuhaf bir cümle yardım etmek. Tek derdi yaşamak olan canlılara destek olmak mı demeli bilemedim ?
2015 mini mini bir de bebiş getirdi şimdilik en iyisi bu. Kız kardeşimin ikinci çocuğu doğdu. Yani bir kez daha teyze oldum.
Meleğimiz geldi. Melek doğunca anladım bebek kokusunu ne çok özlediğimi.
Bu blogu yazmaya başladığımdan beri İda'nın okul sorunu vardı bahsettim ara ara. Psikolog, MEB Rehberlik Araştırma ardından da dün Ank.Üni.Çocuk Psikiyatri bölümüne gittik. Sorun şu (okula ve öğretmenlere göre) çok fazla kıpır kıpır, çok fazla konuşuyor, alakalı alakasız söze giriyor, dersi kaynatıyor. Öğretmenlerin robot gibi çocuklar istemeleri bir yana -eğitimci arkadaşlar kızabilir- aile olarak da fazlasıyla yıpratıcı bir durum bu. Eğitim sistemi tamamiyle aynı seviyedeki çocuklara göre olduğundan o seviyenin altı ve üzerindekilerde topyekün bir çuvallama yaşadığından biraz da aileleri yıpratalım diye düşünüyor olmalılar okula çağrılıyoruz sık sık. Sürekli bir mahçup olma hali, alttan alma hali ile gidiyorduk okula. En son bir ders öğretmenimizin 'o kadar saçma sorular soruyor ki herkesin dikkati dağılıyor' demesi ardından ciddi manada canım sıkıldı. Aynı öğretmen dün yine benzer bir şey denedi ama izin vermedim. 'Nasıl saçma, saçmanın derecesi ne' dedim örneğin ; 'yazarlar kitap yazarken kolları ağrımıyor mu, Dostinoski erkek mi kadın mı?' 'tüm sınıf gülmeye başladı 3 gün dostinoski diye diye güldüler' dedi. '11 yaşında bir çocuğun Dostoyevski'den söz etmesi (adını diyemese de) gerçekten saçma Ankaralı Turgut duruken' dedim. 'Ne alakası var kaynatıyor' dedi. Sınıfta yanında oturamam tek kaynatan İda mı ceza verin bir şey yapın kaynatmasını engelleyin' dedim. Dedim demesine de hemen her ders öğretmeni kıpırdaklığından şikayetçi olduğundan Rehberlik servisindeki öğretmenlerin de tavsiyesi ile Çocuk Psikiyatriye de gittik. Dikkat dağınıklığı, hiperaktivite düşündürüyor dediler. Onlarca sayfalık sorularla (hem öğretmenlerin hem bizim yanıtlayacağımız) eve döndük. Doktorun 'neden burada olduğun hakkında fikrin var mı' sorusu üzerine İda 'çok konuşup dersi kaynatıyormuşum' yanıtını verdi. 'Sence de öyle mi' dedi dr. 'Yoooo' dedi kaykık kaykık. Zaten sonra yalnız görüştüler.
Dostinoski olayını bize anlatmıştı. 'kimse bilmiyor baba, tanımıyorlar' diye. kendisi çok tanırmış gibi :) İşte böyle. Şubat sonu tekrar gideceğiz doktora. Biliyorum herkes için çocuğu çok özeldir, kıymetlidir. İda da bizim için öyle. Ama ne yalan söyleyim bazen çok yoruluyorum. Bazı günler (okula gitmişsek) ağlıyorum, üzülüyorum. Kasti olarak bir şey öğretmiyoruz biz ona. Tesla dan söz eden, (babasının kitabını elinden düşürmezdi bir ara) kül kedisi masalında ayakkabının da sebzeye dönüşmüş olması gerektiğini söyleyen (kreşte başlamış kaynatmaya dersi), kendine has hobileri olan bir çocuk işte. Yaşıtları gibi. Biraz daha sabır çok mu zor acaba?
Bence İda inanılmaz dikkatli bir çocuk. Külkedinin ayakkabısı meselesi inanılmaz mantıklı şu an bunu daha önceden nasıl keşfedemedim diye hayıflanıyorum. Öğretmenler anaokulundan üniversiteye kadar her aşamada tek tip öğrenci istiyor ve kendi akıllarına takılan konular dışında soruları duymaktan sıkılıyorlar. Üniversitede bir arkadaşım 4. sınıftayken hala 2. sınıf derslerine girip hocaya soru sorardı ve hoca sınıf ortasında kıza sanırım siz çok başarısız bir hayat sürmeye mahkumsunuz dedi, bir başka profesör aklının sorunlu çalıştığını 20 yıllık akademik kariyerinde kendi aklına bu derece ikircikli sorular gelmediğini iddia etti. Oysa tüm mesele onların aksine konuları ve dersleri bütün olarak algılayıp mantığında yerleştirmeye çabalamasıydı. Sonuç olarak devletin saçmasapan her alanda yaptığı tüm sınavlarda başarılı oldu, özel sektörde tüm işverenlerin dikkatini çekti ve şu an yaşıtlarının aksine tercih edilen değil tercih etme şansı olan kalifiye bir eleman. Eğitimci ya da psikolog değilim ama bana kalırsa İda algı seviyesi yüksek bir çocuk.
YanıtlaSilBöyle örnekleri duyunca, okuyunca biraz olsun rahatlıyorum bu anlamda çokk teşekkür ederim mesaj için. RAM de yapılan zeka testinde yaşıtlarından üstün zeka seviyesinde çıktı ama eğitim sistemi tam da dediğiniz gibi tek tip çocuk itaat eden çocuk istiyor. Kreşte bir çalışma yapmışlardı hala saklarım manzara evinizi , ağaçlar, arabalar olan bir resim çizin demiş öğretmenleri ida iç içe geçen halkalar çizmiş içerinde küçücük bir nokta sen neden çizmedin demiş öğretmen çizdim işte bu hortum içinde ev de var araba da var demiş :) öğretmen fotokopi yapıp almıştı ve meslek yaşamımda ilk defa tembelliği böyle teorize edbilen bir çocuk gördüm dedi. Öğretmen farkı görmüş ama adını tembellik koymuştu :) Şimdi 6. sınıfta ve biz 2.5 yaşından beri okulda garip şeyler yaşıyoruz. Umarım İda da bahsettiğiniz arkadaşınız gibi olur. Mutlu olsun
SilKendim de öğretmenim ama yine de "ah ilkokul öğretmenleri" diyeceğim, diyeceğim işte. Tornadan çıkma çocuklar bekliyorlar karşılarında, yaşadık biliyorum. Su akar yolunu bulur Ebrucum, elbette bir sorun var mı araştır ama bu ülkede bu eğitim sistemiyle fazla da bir şey bekleme. Sonuçta hepimiz çocuklarımıza kendi gayretlerimizle bir yol çizebildik. Önünüzde sıkı bir süreç var, ne diyeyim kolay gelsin. Sevgiyle...
YanıtlaSilAh Leylağım hocam. Bari etiketlemeseler çağırıp çağırıp moral bozmasalar yeterince çabalıyoruz zaten. Bu arada bu mesajı yanıtlamadan 5 dk önce gittiği etüd merkezinden aradılar tübitak sınavlarına hazırlayacağız izniniz olursa dedi bayan. Ee şey kem küm diye kaldım :) Okuldakiler yakınıyor etüd hocası başka şey diyor çocuk aynı çocuk. Ne bileyim yorucu iyi olsun da biz de üzerimize düşeni yapalım.
SilSevgi bendenn öptüm kocaman
ebru' cum bende de benzer bir durum var. elif de 2,5 yaşında kreşe başladığından beri öğretmenlerinden en sık duyduğum söz "elif sınıf düzenini bozan, değişik bir çocuk" evet çok değişik ama tanımlanamıyor. kreşe uyumda çok sorun yaşamıştık zaten. biz de bir kez psikologa gittik, duygularını yoğun yaşayan ama ifade etmeyi tercih etmeyen bir çocuk olduğunu söylemişti. çok sakar, çok hareketli, çok tehlikeye açık, tehlikeyi öngöremeyen, kendini koruyamayan, sürekli sınırları zorlayan bir çocuk hala, ki 8 yaşını bitirmesine az kaldı. bunların yanında okul başarısında olumsuz bir durum yok. ama ödevlerde doğru cevabı bildiği halde komik şeyler yazmak istiyor mesela. ay ne bileyim ya ne zormuş. ida' cım canım eminim ileride çok güzel şeyler yapacaksın...
YanıtlaSilCanım okul başarısı 5.sınıf dahil devam ediyor son sürat konuşup takdir alabiliyorlar :) Ama 6.sınıfta bocaladı ilk yazılılar düşüktü. İda'nın Ram testi 4.sınıfı bitirince yapıldığından Bilim Sanata gidebilir denildiği halde gidemedi. En azından bu süreci kaçırmayın derim Elif için. Sanırım aynı yollardan geçiyoruz, geçeceğiz. Zor değil mi? Okulun rehberlik servisi üst yazı ile Ram'e gönderip zeka testi istiyor. Balgat da bir yerdeydi onun sonucuyla da Bilim Sanata gidiyorlar en azından ilgilerini çekecek uğraşlar varmış. Takip edin olur mu?
YanıtlaSilÖğretmen arkadaşlarımız kızmasın ancak "kadrolu, kendini geliştirmeyen" öğretmen sorunu diye bir şey var. mevcut bilgilerin üzerine bir şey koyamayınca, sorulan sorulardan rahatsız oluyorlar ve bunu bir sorunmuşçasına yansıtıyorlar. Ne yazık ki bu durum üniversitelerimizde bile mevcut. Ayrıca algısı yüksek bir çocuğu sınıfta ya da başka bir ortamda fişlemek yerine çok daha farklı yönlere yönlendirebilirler diye düşünüyorum.. Enerjisini atacağı bir spor dalı da onun için etkili olabilir belki...
YanıtlaSilKesinlikle öyle. Öğretmeni uyarsanız işini öğretiyor gibi oluyorsunuz uyarmasanız başka dert. Spora gidiyor basketbola. O kadar da yoğun ki anlatamam. İngilizce kursu, etüd, basketbol ben tüm bunları yapsam kımıldayacak halim kalmazdı ama çocuklardaki enerji bitmiyor :)
Sil